EĞİTİM
28.6.2023 12:04

Bilgi Toplumu ve Türkiye

Mehmet Ali Kaya
Mehmet ALİ KAYA
Bilgi Toplumu ve Türkiye

Bilgi için okumak gerekir. Okumayı ilk ayeti ile emreden Kur’ân bilgiye önem veriyor. Bediüzzaman da insanın dünyaya bir şey bilmeden geldiği, diğer canlıların ise yapacaklarını öğrenerek geldiğine dikkatimizi çekerek “İnsanın vazifesi taallümle tekemmüldür” demektedir.

Bilgi için okumak gerekir. Okumayı ilk ayeti ile emreden Kur’ân bilgiye önem veriyor. Bediüzzaman da insanın dünyaya bir şey bilmeden geldiği, diğer canlıların ise yapacaklarını öğrenerek geldiğine dikkatimizi çekerek “İnsanın vazifesi taallümle tekemmüldür” demektedir.

Bilgi geçici değil, kalıcı olandır ve gerçeğe uygun olan malumattır. Gerçeğe uymayan ve hakikat olmayan şeye bilgi denemez. Yanlış malumat bilgi değildir. Bunun gibi istatiskî bilgiler de gerçek bilgi sayılmaz, ancak tahmini ve zannî bilgi verir. İnsanı gerçeğe yaklaştırır. Amerikan tavuklarının ne kadar olduğunu bilmek bilgi sayılmaz, zira her zaman değişir. J. P. Sarte’nin deyimi ile “Dünyadaki durumu anlamasına yarayan bilgi ve bu bilgilere ulaşmayı sağlayan bilgilere sahip olan insan kültürlü insandır.”

Her şey bilgiye bağlıdır. Bir insan yapacağı iş konusunda bir fakülteyi bitirsin de isterse dağda çobanlık yapsın. Bilgili insan ile bilmeyen insan arasında çok fark vardır. Kur’ân-ı Kerim “Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu?” (Zümer, 39:9.) buyurarak farkını ortaya koymuştur.

Dr. Boris Sidis “Öğrenmekten kaynaklanan bir hastalık yoktur. Ruhî hastalıklar bilmemekten ortaya çıkan endişelerden ve işe ait ilgisizlikten kaynaklanır.” der. Evet eşref-i mahlukat olan insan bu şerefli mertbeye bilgi sayesinde ulaşmıştır. Yüce Allah Hz. Adem’in meleklerden üstün olduğunu “Eşyanın isimlerini bilmesi” ile ispat ederek melekleri insana secde ettirmiştir. (Bakara, 2:31.)

Alvin Töffler “Üçüncü Dalga” kitabında dünyanın artık “Tarım ve Sanayi Toplumu” dönemini aştığını geleceğin “Bilgi”nin hakimiyeti ile “Bilgi Toplumu” olacağını anlatır. Bundan sonraki çağ da artık “İman Çağı” ve toplum da “İman Toplumu” olacaktır ki Bediüzzaman Said Nursi bu çağın öncülüğünü yapmaktadır. Zira, bilginin amacı yaratıcıyı tanımak ve ona iman etmek, sonra da imanın gereği olan itaat etmektir. Bilgi bizi ister istemez buna zorlayacaktır.

Bilgi bize “iman olmadan bilginin bir değerinin olmadığını ispat etmektedir.” (Ömer Öztürkmen, Türkiye, 20 Kasım 1995.) Bilgi toplumundan sonra “İman Toplumuna” geçiş yapılacağı Bediüzzaman Said Nursi’nin yüz yıl önce yazdığı “Hutbe-i Şamiye” isimli eserinde şöyle ifade edilmiştir. “İstikbal yalnız ve yalnız İslamiyetin olacak ve hâkim hakâık-ı Kur’âniye ve imaniye olacaktır.” (H. Şamiye, 2016, s.28.)

Bilgi insanı Profesör yapabilir; ama rüşvet almaktan ve ahlaksızlıktan korumaz. Moral değerler ancak imanla hayata geçer. Bu sebeple sekiz milyar insanlık “İman Dalgasını” arıyor. Bu konuda dünyaya öncülük yapacak olan ise Türkiye ve Türk halkı olacaktır. Zira matbaayı 250 sene sonra alan Türk milleti, Bilgisayarı 10 sene sonra almıştır. Bu müthiş bir gelişme ve ilerlemedir. Önümüzdeki yıllarda bundan daha hızlı gelişmelere şahit olacağız. Ancak bunun şartı istibdadın ortadan kalkması ve tam bir hürriyete sahip olmamıza bağlıdır. Bu konuda yine Bediüzzaman bize öncülük etmekte ve şöyle demektedir:

Sakın ey ihvan-ı vatan! İsrafat ve hilaf-ı Şeriat ve lezaiz-i nameşrua ile tekrar ihya etmeyiniz. Demek şimdiye kadar mezarda idik, çürüyorduk. Şimdi bu ittihad-ı millet ve meşrûtiyet ile, rahm-ı madere geçtik; neşv ü nema bulacağız. Yüz bu kadar sene geri kaldığımız mesafe-i terakkîden, inşaallah, mu’cize-i Peygamberî ile şimendifer-i kanun-u şer’iye-i esasiyeye amelen ve burak-ı meşveret-i şer’iyeye fikren bineceğiz; bu vahşetengiz sahra-i kebîri kısa zamanda tayyetmekle beraber, milel-i mütemeddine ile omuz omuza müsabaka edeceğiz. Zîra, onlar kah öküz arabasına binmişler, yola gitmişler. Biz, birdenbire şimendifer ve balon gibi mebadiye bineceğiz; geçeceğiz. Belki, camî-i ahlak-ı hasene olan hakîkat-i İslamiyenin ve istidad-ı fıtrînin ve feyz-i îmanın ve şiddet-i açlığın hazma verdiği teshîl yardımı ile fersah fersah geçeceğiz-nasıl ki vaktiyle geçmiştik.” (Tarihçe-i Hayat, s. 48.)

Youtube Kanalıma Abone Olun!

Düzenli olarak paylaştığımız videoları kaçırmayın.

Abone Ol