EĞİTİM
26.11.2023 17:12

Niyet ve İhlas

Mehmet Ali Kaya
Mehmet ALİ KAYA
Niyet ve İhlas

Yüce Allah Kur’an-ı Kerimde insanlardan iman ve salih amel istemektedir. İman, Allah’ın birliğine, peygamberlerine, meleklerine, kitaplarına, ahiret gününe, hayır ve şerrin Allah’tan geldiğine, yani kadere inanmaktır. Salih amel ise Allah’a itaat olup emir dairesinde hareket ve hayrat kazanmaktır.

Yüce Allah Kur’an-ı Kerimde insanlardan iman ve salih amel istemektedir. İman, Allah’ın birliğine, peygamberlerine, meleklerine, kitaplarına, ahiret gününe, hayır ve şerrin Allah’tan geldiğine, yani kadere inanmaktır. Salih amel ise Allah’a itaat olup emir dairesinde hareket ve hayrat kazanmaktır.

Salih amel, Allah’ın emrettiği, peygamberin tavsiye ettiği ve akılların güzel gördüğü amel, fiil ve davranışlardır.

Niyet amelin hayatı ve ihlas amelin ruhudur. Bir amelin Allah katında makbul olmasının üç şartı vardır. Birincisi, ibadet niyeti ile olmalıdır. İbadetlerde niyetin farz olmasının sebebi budur. İkincisi, ihlasla Allah rızası için yapmak ve karşılığında bir beklenti içinde olmamaktır. Üçüncüsü, peygamberin sünnetine uygun olmalıdır; nefsin, heva ve hevesin gereği olmamalıdır.

Niyet ve Amel

Niyet, kalbin amelidir ve amellerimizin hayatıdır. Bunu da ancak Allah bilir. Melekler dahi kalbleri ve niyetleri okuyamaz. Ancak amelimiz niyetlerimizi ortaya çıkarır. Kötü amele iyi niyetin tesiri yoktur. Yani, suç işlemenin mazereti iyi niyet olamaz. Zaten hiç kimse kötü niyetle bir suçu işlemez. Ama sonuçta kişi amelinden sorumludur.

“Kalbim temiz!” “Kalbime bakın!” “Ben iyi niyetliyim!” demekle kişi işlediği suçun sorumluluğundan kurtulamaz. Özellikle insanlar kalble yönetilmez. Yönetim kalple yapılmaz, kanunlar, prensipler ve projeler hakim olmalıdır. Kanun ve kuralların hakim olmadığı yönetim keyfîdir, istibdaddan başka bir şeyi doğurmaz.

Yöneticinin planları, projeleri ve hedefleri olmalı ve bunları “istişare” mekanizması ile kurum çalışanları ile geliştirmeli, ikmal etmeli, taksimu’l-a’mal ve teşrik-i mesai ile yürütmelidir. Yönetim kalb işi değildir; hedefleri, amaçları ve yol haritası olan planlar olmalı, bu planları herkese ilan etmeli ve şeffaf olmalıdır.

Yönetimde gizli gündem olmaz. Yönetimde şeffafiyet yoksa gizli gündemi vardır demektir. Gizli gündemleriniz varsa ve buna “Sır!” diyorsanız ve herkesle paylaşmıyorsanız insanlar yöneticilerden şüphe duymaya başlarlar. Bu durumda kimse yönetime yardımcı olmaz. Yöneticiler de baskı ile gizli gündemlerini uygulamaya kalkarsa orada büyük bir istibdad meydana gelir ve hiçbir başarılı faaliyet yapılamaz.

İnsanlar kişinin ve yöneticilerin amellerini sorgularlar, niyeti sorgulamak Allah’ın işidir. Ben iyi niyetliyim demek insanları aldatmak demektir.

Yönetim proje işidir, planlamadır, istişaredir, uygulamadır, uygulamadaki yanlışları düzeltme ve yeniden planlama yapma ve iş bölümü yaptığı kişilerin işlerini düzgün yapıp yapmadıklarını denetlemedir.

Hedefi olmayan ve nereye gideceğini bilemeyen kişiye ve yöneticiye kimse yol gösteremez ve yardımcı da olamaz. Yol ve yöntem göstermek ve yardımcı olmak ancak hedefi olan ve nereye gideceğini bilen ve bu konuda bana yol gösterin ve yardımcı olun diyenleredir.

İnsanlar da yüce Allah da insanları ancak amelleri ve fiillerinden dolayı sorgular. Ameline ve ahlakına göre insanlara değer verir. Bu sebeple planı ve projesi, istişare ve şeffafiyeti olmayanın aklı yoktur; insanlardan destek görmesi de beklenemez.

İhlas ve Sabır

İhlas, amellerin ruhudur ve kişinin kalben Allah ile sözleşmesidir. İhlasın gereği; gayret, sebat, sadakat ve metanettir. Doğruluktan ayrılmamaktır ve istikamet üzere sabırla çalışmaktır.

Riya, tembellik, tenperverlik ve bencilliğin olduğu yerde ihlas yoktur. Bu durumda kişi Allah ile olan sözleşmesini tek taraflı olarak feshetmiş olur. Allah da kişiye olan yardımını keser.

Sabır, durup beklemek değildir; buna tembellik denir. Sabır, her türlü mevanie şiddetle mukabele etmek, gayretli olmak ve her engeli aşmaya çalışmaktır.

Sabır, Allah’a güvenerek tevekkülle, sebeplere sarılmak ve mücadele konusunda cesaretli olmaktır. Cesaret ise, atılganlık değil; akıllı davranmak, sebeplere sarılmak ve çıkış yollarını akıllıca oluşturmaktır.

Sabır, hak yolda gayret etmek, doğruluktan, dürüstlükten ve istikametten ayrılmamak, metanetle sonuna kadar sebat etmektir. Düşmanlarınızdan daha fazla ceht ve gayret içinde olmaktır. Şayet düşmanlarınızdan daha gayretli ve çalışkan olmazsanız ne sabrınızın, ne niyetinizin ve ne de ihlasınızın size faydası olmaz, Allah da size yardım etmez.

Zira; Allah’ın yardımı daima son andadır.

Akıbet ise müttakilere, Allah’tan korkanlara aittir.

Youtube Kanalıma Abone Olun!

Düzenli olarak paylaştığımız videoları kaçırmayın.

Abone Ol