SİYASET
3.7.2023 14:21

Particilik ve Partizanlık

Mehmet Ali Kaya
Mehmet ALİ KAYA
Particilik ve Partizanlık

Partiler millete hizmet yarışında rekabet eden kurumlardır. Geniş kitlelerin milli meselelere ilgi duymaları böylece mümkün olur. Ancak bu demokratik ilgiyi “partizanlık” hastalığına giriftar etmekle lekelemek, kendisi dışındaki siyasi görüşleri ve partileri “hain” ilan etmek doğru değildir.

Demokrasi halkın hakimiyetini ya doğrudan veya temsilcileri vasıtasıyla temin eder. Temsilî demokrasinin milletvekilleri de siyasi partilerdir. “Bilgi, tecrübe, ehliyet, sadakat ve vefa” gibi hasletlere sahip kadroları kurarak devleti nasıl idare edeceğini kitlelere anlatan siyasi partiler seçimle kurdukları bir istişarî mekanizma sonucu halkın tasvibini alırlar.

Partilerin beş nevi seçmeni vardır. Birincisi partinin kurucuları ve yöneticileridir. İkincisi partinin fikir alt yapısını oluşturanlar; üçüncüsü, sempatizanlar; dördüncüsü radikaller, beşincisi geniş seçmen kitlesidir. İlk dördü partinin vazgeçilmezleridir. Partiyi iktidara taşıyacak olan geniş halk kitlesi olan seçmenlerdir. İlk dördü ise partinin hayatta kalmasını sağlayan çekirdek seçmenlerdir.

Partiler millete hizmeti amaç edinen hizmet yarışında rekabet eden kurumlardır. Hizmette yarışmak çok güzel ve faydalıdır. Geniş kitlelerin milli meselelere ilgi duymaları böylece mümkün olur. Ancak bu demokratik ilgiyi “partizanlık” hastalığına giriftar etmekle lekelemek, kendisi dışındaki siyasi görüşleri ve partileri “hain” ilan etmek, müspet görüşlerine kabul yanlışlarını tashih etmemek sosyal hayatta çatışmalara ve sonuçta kaosa sebep olur.

Bediüzzaman Said Nursi 1909’da kurulan “İttihad-ı Muhammedî Cemiyeti”nin siyasete alet edilmemesi, particilik cereyanına alet edilmemesi için büyük gayret sarf eder. 1918 Ekim ayı sonunda I. Dünya Savaşı mağlubiyetinden sonra siyasi partileri ve fikirleri tahlil eder ve özetle şöyle der: “Membaı Avrupa’da olan siyasi cereyanlar ya menfidir veya müspettir. Menfi cereyana kapılanlar harf gibi, iradesi hükümsüz, hareketi bizzat hariç hesabına geçer. Hariç cereyana akılsız bir âlet olur. Müspet cereyan ise dahilde muvafık şeklini giyer. Bu isim gibidir, hareketi kendisine fayda verir. Kasdî olmadan harice de bakabilir. Çünkü kendisine faydalı ve maksada uygun bir söz söylense bu başka manalara da çekilse bundan sorumlu olmaz.” (Sünuhat, 49-50.)

Evet, Avrupa’dan gelen demokrasi rüzgârı meşveret esasına dayandığı ve millete hizmeti esas aldığı için müspet hareket ederek o harici demokrasi cereyanını kendisine alet ederek halka faydalı hale getirmiş olur. Hariçten içimize girip partileşen ırkçı ve felsefi cereyanlara kapılan sosyalizm, komünizm, kemalizm, türkçülük ve kürtçülük gibi ayrıştırıcı siyaset takip edenler ise harici cereyanlara tabi ve alet olup onlar hesabına hareket ederler ve bu vatana fayda vermezler. Demokratlar ise ırkçı ve ideolojik olmadıkları, meşvereti ve halka hizmeti esas aldıkları, dini siyasetlerine alet etmedikleri ve “Din ve Vicdan Hürriyeti” ile dine hizmet ettikleri ve siyaseti dinsizliğe alet etmedikleri için bu vatana ve millete büyük hizmet ederler.

Youtube Kanalıma Abone Olun!

Düzenli olarak paylaştığımız videoları kaçırmayın.

Abone Ol