SİYASET
2.1.2024 18:46

12 Eylül Partileri

Mehmet Ali Kaya
Mehmet ALİ KAYA
12 Eylül Partileri

12 Eylül 1980 ihtilalinden sonra parlamento ve siyasi partiler kapatıldı. Demokrasi rafa kaldırıldı ve ülkedeki anarşinin, terörün ve ekonomik istikrarsızlığın suçlusu olarak Demokrasi, TBMM ve Siyasi Partiler kabul edildi. Tüm siyasi partiler kapatıldı.

12 Eylül 1980 ihtilalinden sonra parlamento ve siyasi partiler kapatıldı. Demokrasi rafa kaldırıldı ve ülkedeki anarşinin, terörün ve ekonomik istikrarsızlığın suçlusu olarak Demokrasi, TBMM ve Siyasi Partiler kabul edildi. Tüm siyasi partiler kapatıldı.

Süleyman Demirel 1960 Anayasası için “Bu Anayasa askeri bir anayasadır. Bu anayasa ile ülke idare edilemez. Ya ilgi maddeleri hür parlamentonun değiştirmesi gerekir veya atama ile değil seçimle gelen bir hür parlamento yeni bir Anayasa yapmalıdır” diyordu. Ama “Bu Anayasa ile ülke bal gibi idare edilir” diye muhtıra verenler, sıkıntının Anayasa’dan kaynaklandığını görünce o zamanın ihtilal hükümetleri olan Nihat Erim ve Sadi Irmak hükümetleri Anayasa’nın 50 maddesini değiştirme gereği duymuşlardı. 12 Mart döneminde de “Bu Anayasada pek çok boşluk var" dediler ve Anayasayı baştan sona değiştirmek için 1960 Anayasa’sını da rafa kaldırdılar.

İhtilalciler Bülent ULUSU’nun Başbakanlığında bir de hükümet kurdular. Bu hükümetin üç Başbakan yardımcısı vardı. Birisi sivil kanadı temsil eden Turgut ÖZAL, diğerleri ise askeri kanattan emekli generaller Turgut SUNALP ve Necdet CALP. Anayasayı yapmak üzere de atanmışlardan oluşan bir Kurucu Meclis oluşturuldu. Anayasa 6 Kasım 1980 tarihinde Referandum’a sunuldu. Bu Referandumun da garip bir tarafı vardı. “Evet” demek mecbur, “Hayır” demek yasaktı. Köy muhtarları karakollara çağrılarak “Anayasa’ya hayır dediğiniz takdirde size hizmet olmadığı gibi, Komünistler ve vatan hainleri ile aynı duruma düşmüş olursunuz. Çünkü onlar bu Anayasa’ya hayır diyorlar” şeklinde gizli tehdit ediliyorlardı. Anayasaya hayır diyenler bizzat Devlet Başkanı sıfatı ile Kenan EVREN tarafından vatan haini ilan ediliyordu. Bu şartlarda Anayasa % 92 “Evet” oyu ile kabul gördü.

Daha sonra siyasi partilerin kurulmasına müsaade edildi. “Tencereyi kirleten” eski siyasilere 10’ar yıl yasak getirildi. Her şey sil baştan yeniden başlayacaktı. Bunun için her şey ülke menfaatlerini düşünen kurtarıcı konsey üyeleri tarafından çok ince ayrıntıları ile planlanıyor ve denetleniyordu. İlk olarak “Büyük Türkiye Partisi” kuruldu. Askerlerden başkasına pek güvenilmediği için bu partinin kurucusu da asker kökenli Ali Fethi ESENER Paşa idi. Ancak eski AP il başkanları ve AP mensupları yoğun olarak bu partide toplandığı konseyin gözünden kaçmadı. Bir de amblemi önemliydi. Eskiyi çağrıştırmamalı idi. Bu partinin amblemi ise “El” işareti idi. Konsey başkanı Kenan EVREN halkı bilgilendirme gezileri yapıyor ve mitinglerle halka mesajlar veriyordu. “Eskilere rağbet olsa bitpazarına nur yağardı” diyor ve rağbet etmemeleri konusunda uyarılarda bulunuyordu. Bir bilgilendirme mitinginde halkın BTP’ye yönelmemeleri için şöyle demişti. “Bu parti aklı sıra güya bizi kandıracak. Amblemini “El” işareti koymuş. Bununla size mesaj vermek istiyor. Seçim sandığına oy vermeye gittiğiniz zaman demir mührü elinize alacaksınız ve ele vuracaksınız. Böylece “Demirel” diyeceksiniz.”  Bu garip gerekçe ile konseyde alınan bir karar ile BTP’ yi süresiz bir şekilde kapatırlar.

Daha sonra kurulacak partilere böylece bir gözdağı verildikten sonra İhtilal hükümetinin üç başbakan yardımcısına “Partileri siz kurun, biz başkasına müsaade etmeyeceğiz; ancak bizim onayımızdan geçmeyen hiç kimseyi partiye kurucu üye yapmayacaksınız” vaadi verilerek Turgut ÖZAL, Necdet CALP ve Turgut SUNALP’a parti kurma müsaadesi verilir.  

Bunun sonucu olarak zaten 6 Kasım 1983 tarihinde yapılan genel seçimlere bu üç parti dışında hiçbir parti sokulmaz. Parti kurmak serbesttir. Ancak kimin kuracağı, kimlerle kuracağı ve seçimlere girip girmeyeceği Milli Güvenlik Konseyi ve Konseyin başkanı sıfatı ile Anayasa’nın kabulü sonucu otomatikman Cumhurbaşkanı olan Kenan EVREN belirleyecektir.

Bu gerekçelerden dolayı 6 Kasım 1983 seçimlerine girme müsaadesi verilen partilere “12 Eylül Partileri” denilmektedir.

1. Milliyetçi Demokrasi Partisi: (MDP)

12 Eylül 1980 askeri darbeden sonra kurulmasına müsaade edilen üç partiden birisi. 16 Mayıs 1983 tarihinde kuruldu. Emekli General Turgut SUNALP başkanlığında 8’i 82 Anayasasını yapmak üzere seçilmiş olan  “Danışma Meclisi Üyesi” 41 kurucu tarafından kuruldu. 67 il 500 ilçede örgütlenmesini tamamlayarak ve Milli Güvenlik Kurulu tarafından veto edilen üyelerin yerine yenilerini seçerek nihayet 24 Ağustos 1983’e kadar onaylatarak 6 Kasım 1983 seçimlerine katılma hakkı kazandı.

6 Kasım 1983 tarihinde yapılan genel seçimlerde katılma hakkını elde eden üç partiden biri olan MDP oyların % 22,1 i olan 4.036.970 oy alarak 71 milletvekili çıkardı. Meclisteki sandalyelerin %17’sini kazandı. 25 Mart 1984 tarihinde yapılan yerel seçimlerde 649 seçim çevresinden ancak 3 il, 35 ilçe ve 67 beldede toplam 105 belediye başkanlığı kazanabildi.

13–14 Temmuz 1985 tarihinde Ankara’da yapılan birinci büyük kongrede Turgut SUNALP genel başkanlığı Kahramanmaraş milletvekili Ülkü SÖYLEMEZOĞLU’na bıraktı. Nihayet 14 Nisan 1986 tarihinde Merkez Yönetim Karar Kurulu (MKYK) aldığı oy çokluğu kararı ile partiyi feshetti.  

2. Halkçı Parti: (HP)

22 Nisan 1983 tarihinde benimsenen Seçim Yasasına göre Milli Güvenlik Konseyi’nin (MGK) kurulmasına onay vermesi ile 19 Mayıs 1983 tarihinde kuruldu. Necdet CALP başkanlığında 32 kurucu üyeden oluşmaktaydı. Kurucu üyelerinin 7’si MGK tarafından veto edildi. Yerine seçilenlerden 4’ü yine veto yedi. Yerine seçilenlerden 1’i daha veto yedi ve nihayet MGK istediği şekilde üyelerini tamamlayınca 21 Temmuz 1983’te resmen kurulmuş oldu.

48 il ve 214 ilçede örgütlenmesini tamamlayınca 6 Kasım 1983 seçimlerine katılma hakkı kazanan 3 partiden birisi oluverdi. Seçimlerde oyların 30,4 ü ile 117 milletvekilliği kazanarak meclise girdi. İkinci büyük parti oldu. 25 Mart 1984 yerel seçimlerinde oylarını büyük ölçüde Anavatan Partisine kaptırdı. % 9 oy oranı ile baraj altında kaldı ve hiçbir ilde belediye başkanlığını alamadı. Bunun üzerine parti içinde büyük huzursuzluk yaşandı. 1985 yılında yaptığı büyük kurultayda Aydın Güven GÜRKAN partinin seçime giremeyen Sosyal Demokrat Parti (SODEP) ile birleşmeyi savunarak partiye genel başkan seçildi. Temmuz 1985’te toplanan İl başkanları kurultayında SODEP ile birleşmesi kararı alındı. SODEP’in de aynı doğrultuda karar alması üzerine Kasım 1985 tarihinde Sosyal Demokrat Halkçı Parti (SHP) adı altında bir araya geldi. Böylece 12 Eylül partilerinden biri daha tarihe karıştı.

3. Anavatan Partisi: (ANAP)

12 Eylül Hükümetinin Başbakan yardımcılarından birisi olan Turgut ÖZAL tarafından 20 Mayıs 1983 tarihinde konseyin onayı ve desteği ile kuruldu. Kuruluş amacı “Ülkede bulunan sağ, sol, milliyetçi ve dinci kanadı” birleştirmekti. İhtilalcilerin hesaplarına göre solu temsil eden “Halkçı Parti” sağın temsilcisi Milliyetçi Demokrasi Partisi (MDP) olacaktı. Anavatan Partisi (ANAP) ise dört eğilimi birleştirerek tam bir “12 Eylül Partisi” olacaktı. Öyle de oldu.

6 Kasım 1983 seçimlerinde “dört eğilimden” de gösterdiği adaylar sayesinde oy aldı. Konseyce seçime sokulmayan DYP, SODEP gibi partilerin boşluğuna oturarak seçimden % 45 oy oranı ile birinci parti olarak çıkmayı başardı. 13. 12. 1983 tarihinde Hükümet kurdu. I. Özal Hükümeti 21. 12. 1987 tarihine kadar sürdü.

Çıkardığı kendine has seçim kanunu ile oy oranını azaltırken mecliste sandalye sayısını çoğaltarak tek başına hükümet olmayı sürdürdü. 9 Kasım 1989 tarihinde yapılan Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Turgut ÖZAL Cumhurbaşkanı seçildi. Bunun üzerine Yıldırım Akbulut ANAP Genel Başkanı ve Başbakan olur.

15 Haziran 1991 tarihinde yapılan ANAP kongresinde Mesut YILMAZ genel başkan seçilir.  20 Ekim 1991 seçimlerinde birinciliği DYP’ye kaptıran ANAP artık muhalefete düşmüştür. 24 Aralık 1995 seçimlerinde de %19.66 oy oranı ile 131 milletvekili çıkaran ANAP aynı oranda oy alarak meclise giren DYP ile hükümet ortağı olarak 6. 3. 1996 tarihinde Mesut Yılmaz’ı Başbakan yaptı.  Bu koalisyon Mesut Yılmazın ortaklık şartlarını istismar etmesi ve DYP genel başkanı Tansu Çiller’i hafife alması sebebi ANAYOL hükümeti ancak 3 ay sürdü. Koalisyon 28 Haziran 1996 da dağıldı. DYP bu defa da REFAHYOL hükümeti kurunca ANAP muhalefette kaldı.

28 Şubat 1997 tarihinde başlayan süreçte ANAP güdümlü bir 12 Eylül partisi olduğunu gösterdi. Seçime katılmayan ve halktan hiç oy almayan ve belli bir amaç için kurdurulan, pazarlıklar ve tehditlerle partilerinden ayrılan milletvekillerinin kurduğu güdümlü DTP ve Türk solunun temsilcisi olan CHP’den ayrılan DSP ile hükümet kurarak 28 Şubat sürecini başlatan çoğunluğu askerlerden oluşan “Milli Güvenlik Kurulu” kararlarının taşeronluğunu üslendi. 20. 06. 1997 de kurduğu hükümeti ile “Siyasi hayatıma mal olsa da reform niteliğinde bu kanunları çıkaracağım” dedi. Sadece “Sekiz Yıllık Temel Eğitim Kanununu” çıkarabildi ve uygulamaya koydu. Bu da ANAP’ın siyasi hayatına mal oldu.

Kapalı rejimlerin özelliği olan yolsuzluklara bulaştı. Çünkü kapalı rejimlerin taşeronluğunu yapanlar ülkenin geleceğini değil de kendi geleceklerini düşündükleri için yapacakları başka şeyleri yoktur. “Bu fırsat bir daha elimize geçmez, öyle ise kesemizi doldurmaya bakalım” derler.

18 Nisan 1999 tarihinde yapılan seçimlerde iktidar nimetleri ve devlet imkânları ile % 13.22’lik oy oranı ile Meclise 86 milletvekili sokabilen ANAP en % 21 oy alan DSP Lideri Bülent ECEVİT’in Başbakanlığındaki ANA-SOL-M Hükümetinde % 18 oy alan MHP ile beraber bulunarak Başbakan Yardımcılığını kaptı.

3 Kasım 2002’de yapılan seçimlerde ise % 5.12 oy alarak Meclis dışında kaldı. İktidar nimetinden uzaklaşınca ANAP Genel başkanı olan Mesut YILMAZ başkalarını suçladığı yolsuzluk iddialarından dolayı kendisi Yüce Divan’a gitmek ve mahkemelerle uğraşmak durumunda kaldı. ANAP’tan ayrıldı. Bunun üzerine Ali Talip ÖZDEMİR ANAP genel başkanlığına seçildi. Partinin yolsuzluk iddialarına daha faza dayanamayarak istifa etti. Yerine Nesrin NAS seçildi. O da partisinin bittiğini görünce istifa ederek partisinden ayrıldı.

2005 yılında bitmiş gibi görünen ANAP daha önce ANAP’lı olan ve ANAP döneminde bakanlık yapan, AKP’den Isparta milletvekili olarak seçildiği ve AKP’de Bakanlık yaptığı halde bakanlıktan ve AKP’den istifa ederek tekrar ANAP’a dönen Erkan MUMCU ile yeni bir arayışın içine girdi.  Erkan MUMCU’yu kongrede Genel Başkan seçti. Mumcu da AKP’den getirdiği milletvekili arkadaşları ve CHP’den istifa edenler ile ANAP’ı tekrar mecliste temsil edilir hale getirdi.  Hazineden milyarlar lira parti yardımı alarak partiyi yeniden diriltme veya yeni kombinezonlara aday haline getirmiş oldu.  

25 Ekim 2008'de yapılan 6. Olağanüstü Büyük Kongre'de, genel başkanlıktan çekilen Mumcu'nun yerine Salih Uzun seçildi. 31 Ocak 2009'da yapılan tüzük kongresinde alınan kararla daha önce 1983'ten 2005 yılına kadar kullandığı logoyu yeniden kullanmaya başladı.

2009 yerel seçimlerinde eski genel başkanlardan Mesut Yılmaz'ın memleketi olan Rize dışında bir varlık gösteremedi. Aldığı binde 7'lik oy oranı, siyasi tabanının tamamen eriyerek eski günlerine nazaran artık bir tabela partisi konumuna geldiğinin en açık göstergesi oldu.

23 Temmuz 2009'da Demokrat Parti (DP) ile birleşme kararı aldı. 31 Ekim 2009 tarihinde Ankara'da yapılan 10. Olağan Büyük Kongresi'nde, kendini fesih ederek Demokrat Parti’ye iltihak etti.

Youtube Kanalıma Abone Olun!

Düzenli olarak paylaştığımız videoları kaçırmayın.

Abone Ol