İnsan dünyaya bir şey bilmeden gönderilir. Dünyadaki görevi öğrenerek terakki ve tekamül eder ve kabiliyetlerini geliştirir. Bilginin ilk kaynağı beş duyumuzdur. İnsan göz, kulak, dil, burun ve deri sayesinde varlık alemi ile iletişim kurar ve bu alemlerden yararlanarak varlık ile uyum sağlamaya başlar.
İnsan dünyaya bir şey bilmeden gönderilir. Dünyadaki görevi öğrenerek terakki ve tekamül eder ve kabiliyetlerini geliştirir. Bilginin ilk kaynağı beş duyumuzdur. İnsan göz, kulak, dil, burun ve deri sayesinde varlık alemi ile iletişim kurar ve bu alemlerden yararlanarak varlık ile uyum sağlamaya başlar. Bundan sonra haber ve akıl yoluyla elde ettiği bilgileri değerlendirmeye ve işlemeye başlar.
İnsanın öğrenme süreçleri bilgisayarın bilgiyi alıp işlemesine benzer. İnsan zihni bilgiyi alır, işler, içeriğini değiştirir, depolar gerektiği zaman geri getirir ve tepkiler üretir. Kısa süreli hafızaya alınan bilgiler kişiye lazım olmazsa unutulur. Bilgiyi korumak için onun korunmasını istemek ve tekrar etmek gerekir. Bilginin önemli olması ve kişinin bunu hafızada tutması için dikkat etmesiyle uzun süre hafızada kalacak şekilde depolanır.
Bilgi yönetimi de bilgiyi oluşturma, paylaşma, kullanma ve yönetme faaliyetini içerir. Doğru bilgiye ulaşmak çok disiplinli bir çalışma gerektirir. Bu da düzenli, disiplinli, sistemli çalışmayı gerekli kılar.
Bilgiyi işlemek de önemlidir. Ham bilgi ham madde gibidir. Mamul bilgi mamul madde gibidir. Ham bilgiyi işleyerek mamul madde haline getirmek insan aklının bilgi üretmesi demektir. Buna “ilim” derler.
Bediüzzaman “Alim-i mürşit koyun olmalı kuş olmamalı” derken bunu kast emektedir. Ayet ve hadisler, Risale-i Nur metinleri ham madde gibidir, zamanı, şartları, olayları, sosyoloji ve psikolojiyi iyi kullanarak çözüm üretmek onu işleyerek bilgi ve ilim üretmektir. Bunu beceremeyen bilgi üretemez ve ona ilim adamı denmez.
İlim adamı bilgi üreten usta demektir. Ham maddeden, yani demirden bilgisayar yapmak ve sebzelerden güzel bir yemek yapmak ustalık gerektirir. Bilgiyi işleyerek ilim üretmek de bunun gibidir.
Çok bilmek ve ezberlemek ilim değildir. Hastalığı teşhis ederek doğru ilaçları verip hastayı tedavi edemeyen doktorun bilgisinin önemi yoktur. O doktor bilgiden cehalet üretmiş demektir. Her şey böyledir.
Cehalet bilmemek değil, bilgiyi doğru kullanmamak ve yanlış bilmektir.