Peygamberimiz asm “Çocuk bulunmayan evde bereket yoktur.” Çocuk Allah’ın lutfuyla aileye, anne-babaya hediyesi, nimeti ve emanetidir. İslam fıtrat dinidir. (Rum Suresi, 30:30.) “Çocuk İslam fıtratı üzere doğar. Onu anne-babası terbiye eder, Yahudi ise Yahudi olarak, Hıristiyan ise Hıristiyan olarak eğitir.” (Feyzu’l-Kadir, 2:243.)
Ağaç yaşken eğilir. (Atasözü)
“Öğretmeden salıverme sokağa,
Kitap, sünnet, icma, kıyas fukaha.”
Etme âr, öğren, oku ehlinden,
Her şeyin ilmi güzeldir cehlinden." (Nâbi)
**
“Çocuk bulunmayan evde bereket yoktur.” (Münavi, Kenzu’l-İrfan, 131.) Çocuk Allah’ın lutfuyla aileye, anne-babaya hediyesi, nimeti ve emanetidir. Güzel terbiye etmek her ailenin görevidir. İslam fıtrat dinidir. (Rum Suresi, 30:30.) “Çocuk İslam fıtratı üzere doğar. Onu anne-babası terbiye eder, Yahudi ise Yahudi olarak, Hıristiyan ise hıristiyan olarak eğitir.” (Feyzu’l-Kadir, 2:243.)
Yüce Allah Kur’ân-ı Kerimde “Ey ehl-i iman nefsinizi ve ehlinizi Cehennem azabından koruyunuz” (Tahrim Suresi, 66: 6.) ferman eder. Çocuğun ilk mürebbisi şüphesiz annesidir. Peygamberimiz (asm) “Hangi kadın evinde oturur çocuklarını terbiye etmekle meşgul olursa cennette benimle beraberdir” (Suyûtî, Câmiu’s-Sağîr, 1:104.) buyurmuşlardır. Rasûlullah (asm) Efendimiz; “Şunları yaparsanız, O dehşetli günde bana en yakın insanlardan olursunuz ve selâmete erersiniz” buyurmuş. Bunların en mühimlerini şöyle sıralayabiliriz:
1. Bütün insanlar için devamlı iyilik düşünen bir kalbe sahip olmak ve Sünnet-i Seniyye üzere bir hayat sürmek: Enes b. Mâlik (ra) diyor ki: Rasûlullah (asm) bana: “–Yavrucuğum, hiç kimse için gönlünde bir kötülük taşımadan sabahlayabilir ve akşamlayabilirsen, öyle yap! Yavrucuğum, bu benim sünnetimdendir. Kim benim sünnetimi ihyâ ederse kesinlikle beni sevmiştir. Kim de beni severse, benimle birlikte cennette olacaktır.” (Tirmizî, İlim, 16.)
2. Yetimlere bakmak. Peygamberimiz (asm) “Kendi yetimini veya başkasına ait bir yetimi himâye eden, koruyup kollayan kişi ile ben, cennette şöyle yan yana bulunacağız.” buyurdu ve aralarını biraz açarak işaret parmağıyla orta parmağını gösterdi. (Müslim, Zühd, 42; Buhârî, Edeb, 24, Talak, 14.)
İbn-i Abbâs (ra) anlatıyor: Rasûlullah (asm) “Kim üç yetimi yetiştirir, ihtiyaçlarını temin ederse, sanki gecelerini kıyâmda ibâdetle, gündüzlerini oruçla geçirmiş; sabah akşam yalın kılıç Allah yolunda cihâd etmiş gibi sevap kazanır. Cennette de ben onunla, şu iki parmak gibi kardeş oluruz!” buyurdu ve şehadet parmağı ile orta parmağını birbirine yapıştırdı. (İbn-i Mâce, Edeb, 6.)
3. Dul kalan bir annenin, yetimlerini büyütüp yetiştirmek için sıkıntılara katlanması. Rasûlullah (asm) Efendimiz: “Ben ve yanakları kararmış kadın kıyamet günü şu ikisi gibi yan yana olacağız!” buyurup orta ve başparmağıyla işâret etmiştir. Burada, kocası vefât ettikten sonra, hâli vakti yerinde ve cemâl sahibi olduğu hâlde, yetimlerini daha rahat büyütüp yetiştirebilmek için evlenmeyen kadınlardan bahsedilmektedir. Bu anne, kendi ayakları üzerinde duruncaya kadar yavrularının ihtiyaçları ve terbiyeleriyle meşgul olur. Bu sebeple epey sıkıntı çektiği ve kendisine bakamadığı için bedenen yıpranır ve yüzü renk değiştirir. (Ebu Dâvud, Edeb, 120-121.)
Yine Rasûlullah (asm) şöyle buyurmuştur: “Ben cennetin kapısını ilk açacak olan kişiyim. Ancak benden evvel cennetin kapısına bir kadın gelir. Ben ona: «–Ne yapıyorsun, sen kimsin?» diye sorarım. O da: «–Ben, yetimlerini büyütmek için evinde oturan bir kadınım» der.” (Heysemî, Zevâid, 8:162.)
4. Evlâtlarımızın, bilhassa da kız çocuklarının terbiyesine ve yetiştirilmesine ehemmiyet vermek. Rasûlullah (asm) şöyle buyurmuştur: “Evinde çocuğunun terbiyesiyle meşgul olan müslüman kadın cennette benimle beraber olacaktır.” (Suyûtî, Câmiu’s-sağîr, 1: 104.)
Yine Efendimiz (asm): “Kim iki kız çocuğunu yetişkinlik çağına gelinceye kadar büyütüp terbiye ederse, kıyamet günü onunla ben şöyle yan yana olacağız.” buyurmuş ve parmaklarını bitiştirmiştir. (Müslim, Birr 149; Tirmizî, Birr, 13.)
5. Çocukları yalancılığa alıştırmamalıdır. Abdullah b. Amr (ra) diyor ki, “Resulullah (asm) evimizde iken annem beni ‘Sana bir şey vereceğim!’ diye çağırdı. Resul-i Ekrem (ra) anneme: “Çocuğa ne vermek istedin?” diye sordu. Annem “Hurma vereceğim!” dedi. Peygamberimiz (asm) “Şayet vermeseydin sana bir yalan günahı yazılırdı” buyurdu. (Terğib Terhib, 3:598.)
Peygamberimiz (asm) “Doğruluk insanı iyiliğe, iyilik insanı cennete götürür. Kişi doğru söyleye söyleye doğrular defterine yazılır. Yalan insanı kötülüğe, kötülük insanı cehenneme götürür. Kişi yalan söyleye söyleye yalancılar defterine yazılır” (Tergib ve Terhib, 3:590.) buyurdular.
6. Emaneti korumayı ve helal yemeyi öğretmeliyiz: Peygamberimiz (asm) “Dört haslete sahip olan kimse dünya ve ahiretin tüm iyiliklerini elde etmiştir. Bundan dolayı dünyadaki kayıplarından ona bir zarar gelmez. Emaneti korumak, doğru konuşmak, güzel ahlaka sahip olmak ve helal lokma yemek.” (Tergib ve Terhib, 3:589.)
7. Küçük çocukları sevindirmelidir. Peygamberimiz (asm) “Muhakkak ki cennette ‘Ferah köşkü’ denilen bir köşk vardır. Buraya çocukları sevindirenlerden başkası giremez” (İbn-i Adiy, Hadisler, 40.) buyurdular.
8. Çocukları kötülüklerden sakındırmak için korkutmalı, hafifçe dövmelidir. Peygamberimiz (asm) “Çocuğunuzu ve hizmetçinizi terbiye etmek maksadıyla kamçınızı onun görebileceği bir yerde bulundurunuz” (Bezzar, Muh. Hadisler, 92.) buyurdular. Ancak “vurmak gerekirse yüzüne vurmaktan sakınmalıdır.” (Münavi, F. Kadir, 1:24.) “Temyiz yaşına gelip solunu sağından fark etmeye başladığı zaman (yedi yaşında) namaza başlatın, on yaşına geldiği zaman kılmazsa hafifçe dövünüz ve yataklarını ayırınız.” (Riyazu’s-Salihin, 1:267.)
9. Çocuklara Kur’an eğitimi vermelidir. Peygamberimiz (asm) “Evlatlarınızı peygamber sevgisi, ehl-i beyt sevgisi ve Kur’an okutarak eğitiniz!” (Kenzu’l-İrfan, s. 75.) buyurdular.
10. Babanın çocuğu üzerindeki görevleri “Güzel isim koymak, iyi bir eğitim vermek, helal bir meslek öğretmek, iyi bir aile yuvası kurmalarına yardımcı olmaktır.” (Canan İbrahim, Hadis Ansiklopedisi 7: 363; Ebu Davud, Edeb 61.)
Çocukları Nasıl Eğitelim
1. Gerektiğinden fazla şefkat göstermeyiniz; arsız ve beceriksiz olurlar. Çok sert de davranmayın isyana sürüklersiniz. Her zaman mutedil olunuz. “Şunu yap!” “Bunu yapma!” gibi emirler vermeyiniz. Böyle davranmak onu aldrımazlığa ve umursamazlığa sevk eder. Emrederek değil, açıklayarak yumuşak dille konuşunuz. “Derslerine çalış!” diye söylemekten ise, çalışmanın faydasını anlatınız. Başarısızlığı onu eleştirerek değil, ona yardım ederek düzeltmeye çalışınız.
2. Çocuklarınıza iyi bir arkadaş olmaya çalışınız. Her çeşit dert ve sevincine ortak olunuz. Onun arkadaş seçmesine yardım ediniz. Onu arkadaşlarının yanında paylamayınız. Bu onların utangaç ve çekingeç olmalarını netice verir.
3. Aile ile ilgili dert ve üzüntülerinizi çocuklarına açmayınız. Aile içi geçimsizliklere vakıf olmalarına fırsat vermeyiniz.
4. Onları hiçbir zaman korkutmayınız. Korkutarak onun itaata zorlamak yopratır. Tersine içindeki korku ve çekingenlik duygusunu gidermeye çalışınız.
5. Çocukların arasında sevgi ve şefkat yönünden ayırım yapmayınız; her birine aynı ilgiyi gösteriniz.
6. Çocuklarınıza iyi ve faydalı şeyleri öğreterek kötü şeyleri anlatarak eğitiniz. Kötülükten kaçmalarını ve iyilik peşinde koşmalarını sağlayınız.
7. Onların yanında kötü sözler söylemeyiniz. Başkalarını, akrabalarınızı ve özellikle öğretmenleri kötülemeyiniz. Onlara saygılı ve hürmetli olmak gerektiğini anlatınız. Büyüklere ve akrabalara nasıl davranacağımızı öğretiniz.
8. Kınanacak söz ve davranışların neler olduğunu anlayacak şekilde açıklayınız.
**
“Doğru şekilde sevk ve idare edildiği taktirde karakter terbiyesi altı yaşında hemen hemen bitmiş olması gerekir.” (Bernard Russel)
**
Muallim
"Muallim diyen olmak gerektir imanlı,
Edebli, sonra liyakatli, sonra vicdanlı,
Bu dördü olmadan olmaz, vazife çünkü büyük..." (M. Akif)
**
1. Çocuk terbiyesin esası, bedene ve ruha lâzım olan tekâmülü sağlamaktır.
2. Terbiyenin amacı çocuğun sosyalleşmesi ve çocuğun insanlığının yükseltilmesine çalışmaktır.
3. Peygamberimiz (asm) çocuk haklarının korunmasını başlatımıştır. Hz. Ömer (ra) zamanında çocuklu ailelere çocuk yardımı yapılmaya başlanmıştır. Çocuklarla ilgili ilk eser Esternuşî tarafından H. 632 tarihinde yazılmıştır. H. 751’de de İbn-i Kayyum el-Cevzî bu konuda bir eser telif etmiştir. İbn-i Sina (M. 980-1037) “Kanun” isimli eserinde çocuğun ruh ve beden gelişiminin beraber yürütülmesinin önemini anlatır. “Çocuğun davranışları aşırıya kaçmadan kontrol altında alınmalı, fitrî kabiliyetleri keşfedilerek geliştirilmelidir. Bu ruh ve beden bütünlüğü ve gelişimini sağlar. Çocuğun kabiliyetleri altı yaşına kadar inkişaf eder, altı yaşından sonra eğitim ve öğretim ile geliştirilmeye başlanır. Kabiliyetine göre geliştirilmeli ve gereksiz bilgileri yüklemekten de kaçımalıdır” der.
4. İmam-ı Gazali (v. 1111) de “Çocuğun kalbinin saf ve temiz olduğunu, her şeyi kabul etmeye ve anlamaya açık olduğunu ifade eder. ailesinin ve çeveresinin etkisi ile kabiliyetleri ve ahlakı tekamül eder” demektedir. Çocuğu iyi bir çevre ve sağlıklı bilgiler onun sağlıklı gelişimini sağlar” demektedir.
5. Bediüzzaman Said Nursi hazretleri “Bir çocuk küçüklüğünde kuvvetli bir ders-i imani almazsa, sonra pek çok müşkülat ile İslamiyet ve imanın erkanını ruhuna alabilir” demektedir. Bu sebeple her şeyden önce çocuğa iyi bir iman dersi ve inanç eğitimi vermek gerekir.
6. Bu zamanın düşmanları ve ihtiyacı “Cehalet, zaruret ve ihtilafa” karşı çocukluktan itibaren eğitim bu hastalıkları izale edecek şekilde düzenlenmelidir.
ÇOCUK HAKLARI SÖZLEŞMESİ
1- Her birey on sekiz yaşına kadar çocuk olarak kabul edilir. Her çocuk vazgeçilmez haklara sahiptir.
2- Çocuk Hakları, bütün çocuklar içindir. Doğum yerleri, konuştukları dil ne olursa olsun fark etmez. Büyüklerinin inançları ya da görüşleri nedeniyle hiçbir çocuğa ayrım yapılmaz.
3- Çocuklarla ilgili bütün yasa ve uygulamaları oluşturanlar, önce çocukların yararını düşünmek zorundadır. Devlet, çocukların koruma ve bakımını üstlenenlerin sorumluluklarını yerine getirmeleri için önlemleri alır ve onların sorumluluklarını yerine getirip getirmediklerine bakar.
4- ÇHS’de yazılı olan hakların uygulanması için gereken her türlü çabanın gösterilmesi gerekir. Devlet çocukların bu haklardan yararlanmasını sağlar.
5- Devlet, hakların uygulanması konusunda çaba gösterirken başta anne baba olmak üzere çocuktan sorumlu olan kişilerin haklarına karşı saygılı olur.
6- Yaşamak, her çocuğun temel hakkıdır ve herkesin ilk görevi çocukların yaşamını korumaktır.
7- Her çocuğun bir isme ve vatandaşlığa sahip olma hakkı vardır. Devlet, çocuk doğduğunda bu ismi kaydeder ve çocuğa bir kimlik verir.
8- Çocuklara verilen isim, vatandaşlık hakkı ve aile bağları korunmalıdır. Tüm bunlar zorla değiştirilemez ve alınamaz, değiştirilmek istenir ya da çocuğun elinden bu haklar alınırsa devlet bu duruma karşı çıkmalıdır.
9- Her çocuğun ailesiyle birlikte yaşama hakkı vardır. Anne baba çocuğa bakamıyorsa, çocuk bu durumdan zarar görmesin diye ona başka bir bakım sağlanmalıdır. Bu durumda da her çocuğun, anne ve babasıyla düzenli olarak görüşebilme hakkı vardır.
10- Anne babası ayrı ülkelerde yaşayan çocukların aileleriyle birlikte olabilmeleri için devletler kolaylık gösterir.
11- Anne ve babalarının izni olmadan hiçbir çocuk başka bir ülkeye götürülemez. Çocukları bu şekilde başka yerlere götüren kişilere karşı mücadele edilmesi gerekir.
12- Her çocuk, görüşlerini serbestçe ifade etme, kendisini ilgilendiren her konuda görüşlerinin dikkate alınmasını isteme hakkına sahiptir. Herkesin çocukları dinleme, onların fikirlerini öğrenme ve onlara saygı gösterme sorumluluğu vardır.
13- Her çocuğun duygu ve düşüncelerini istediği şekilde açıklama hakkı vardır. Çocukların da başka kişilerin zarar görmemesi için gerekeni yapmaları gerekir.
14- Her çocuğun, kendi düşüncesini geliştirme ve istediği dini seçme hakkı vardır. Bu konularda çocukları büyüten yetişkinlerin de onlara yol gösterme hakkı ve sorumluluğu vardır.
15- Çocukların arkadaşlarıyla barış içinde toplanabilme, dernek kurabilme ya da derneklere üye olma hakkı vardır.
16- Hiç kimse çocukların onurunu kıramaz, onları küçük düşüremez, özel hayatına karışamaz. Çocukların bu hakkı yasalarla korunur.
17- Devlet, kitle iletişim araçlarının, çocuğun gelişimi açısından önemini kabul eder. Çocuğun bunlarla çeşitli bilgi ve belgelere ulaşmasını sağlar, kendi kültürü ve dili bakımından bu araçlarla alabileceği gereksinimleri karşılar. Ayrıca kitle iletişim araçlarının verebileceği her türlü zarardan çocukları korur.
18- Çocukların yetişmesinden ve gelişmesinden sorumlu olan büyükler, bu sorumluluklarını en iyi biçimde yerine getirirler.
19- Hiç kimse, çocuklara karşı olan sorumluluklarını onlara zarar verecek şekilde kullanamaz. Devlet çocukların hiçbir zarara uğramaması için her türlü önlemi almakla yükümlüdür.
20- Her çocuğun ailesinden yoksun kaldığında ya da aile ortamı onun için uygun olmadığında devletten özel koruma ve yardım alma hakkı vardır. Anne babasıyla birlikte yaşayamayacak çocuklar için özenli bir araştırmayla iyi aileler bulunur.
21–22- Yaşadığı ülkenin dışında bir başka ülkeye gitmek zorunda kalan her çocuğun, gittiği ülke tarafından korunma hakkı vardır.
23- Engelli çocukların özel olarak korunma ve saygı görme hakkı vardır. Devlet engelli çocukların bakımını, eğitimini sağlayacak kurumları oluşturma sorumluluğuna sahiptir. Engelli çocukların ailelerine her türlü yardım yapılır.
24- Her çocuğun sağlık hizmetinden yararlanma hakkı vardır. Hastalıklardan korunması devletin ve toplumun güvencesi altında olup çocukların beslenmesine, aşılanmasına, çevrenin temizliğine ve diğer sağlık koşullarına dikkat edilir. Hastalanan çocuklar tedavi edilir.
25- Çocuk haklarına uygun olarak kreşler, çocuk yuvaları, yurtlar, okullar, çocuk hastaneleri oluşturulur, bunlar düzenli olarak kontrol edilir.
26–27- Her çocuğun gelişme hakkı ve sağlığı güvence altında olmalıdır. Bu konuda çocukların daha iyi bir yaşam sürdürmeleri için gerektiğinde yardım edilir.
28- Her çocuk eğitimini tam yapabilmek için desteklenir ve korunur. İlköğretim parasız ve hiçbir ayrım gözetmeksizin tüm çocuklar için hak ve zorunludur.
29–30- Çocuklara verilen eğitim onların gelişimlerini en fazla ölçüde sağlayacak düzeyde olmalıdır. Eğitim, çocukların hoşgörüsünü, kendi kültürüne ve farklı kültürlere saygısını, ayrımcılığa karşıtlığını, doğaya saygısını arttıracak biçimde düzenlenir. Çocuğun kendi kültürü, bulunduğu ülkedekinden farklıysa gelişim ve eğitim hakkının her aşamasında buna gereken özen gösterilir.
31- Çocukların boş zamanlarını değerlendirebilmeleri, kendilerini geliştirebilmeleri için oyun bahçeleri, çocuk kulüpleri, kütüphaneler, spor ve kültür merkezleri açılmalıdır. Her çocuğun bu tür etkinliklere katılma hakkı vardır.
32- Çocukların okula gitme, oyun oynama hakkı vardır. Onlar yetişkinler gibi çalıştırılamazlar. Çalışmak zorunda kalırlarsa yapacakları iş onların sağlığı ve eğitimleri için sorun oluşturmamalıdır.
33- Bütün çocuklar her türlü zararlı maddelere karşı korunur. Bu tür maddeleri üretip çocuklara veren kişiler cezalandırılır.
34- Çocukları bedensel ve ruhsal yönden örseleyecek hiçbir yaklaşıma izin verilemez.
35- Devlet, çocukları koruma ve çocukları kaçırıp onları satan, onları çalıştırmak isteyen kişilerle mücadele etme sorumluluğuna sahiptir.
36- Hiçbir kişi kendi çıkarları için çocukları kullanamaz. Devlet böyle bir duruma karşı her çocuğu korur.
37- Çocuklar hiçbir şekilde insanlık dışı yöntemlerle ya da aşağılanarak cezalandırılamaz. Bir çocuk suça itilmişse ona uygulanacak ceza yaşına ve gelişimine uygun, onun eğitimini engellemeyecek şekilde olmalıdır.
38- Her çocuğun barış ortamında yaşama ve savaşlardan korunma hakkı vardır. Çocukların askere alınmaması gerekir. Devlet, çocukları silahlı çatışmalardan ve sonuçlarından korumakla sorumludur.
39- Çocuklar çeşitli nedenlerle zarar görmüşlerse onların iyileştirilmeleri için çalışmalar yapılır, bir daha aynı şekilde zarar görmemeleri için önlemler alınır.
40- Yasalarla sorunu olan çocuklar bu durumdan tek başlarına sorumlu değildir. Çocuklar farkında olarak kimseye zarar vermez. Suça itilen çocuklar, yetişkinler gibi cezalandırılamaz, özel yasalarla yeniden topluma kazandırılırlar.
41- Bir devletin yasaları burada belirtilen hükümlerden daha iyiyse, bunlar hiçbir şekilde değiştirilemez.
42- Devlet, ÇHS’nin herkes tarafından öğrenilmesini sağlar.
43- ÇHS’nın uygulanmasını değerlendirmek üzere Çocuk Hakları Komitesi kurulmuştur.
44- Devlet ve o ülkede yaşayan insanlar Çocuk Hakları Komitesine, çocuk haklarıyla ilgili durum hakkında bilgileri vermekle sorumludur.
45-İlgili kuruluşlar Çocuk Hakları Komitesinin çalışmalarına kolaylık ve yardım sağlar.
Çocuk bir buçuk yaşında konuşmaya, iki yaşında sorgulamaya başlar. Dört yaşında sorgulama artar. “Ben nerden geldim?” gibi sorular sorar. Çocuğa doğru cevaplar vermek “Allah annenin karnından seni çıkarttı” demek lazım.
Çocuk küçük yaşlarda hep “ben” merkezlidir. Ayıplamak ve kınamak doğru değildir.
Beş-altı yaşından itibaren “Eğitim ve Öğretim” dönemi başlar.
Korkutmak ve dayak doğru değildir, ikna şarttır. Ancak bazen korkutma da yerinde ve zamanında gereklidir.
5-6 yaşlarında öğrenemye merkalıdır. Faydalı hikayeler ve masallarla ona ahlâkî ve dinî bilgiler ve alışkanlıklar kazandırmak gerekir.
Erkek çocuk babaya, kız çocuğu anneye benzemek ister; bu sebeple anne kızı, baba erkeği eğitmelidir.
7 yaşında namaz kılmaya, 9 yaşında oruç tutmaya başlamalıdır.
10 yaşında yaramazlık yaptığı zaman hafifçe dövmek onu kötü alışkanlıklardan korur.
Çocuğa Allah’a ve Ahirete ait bilgiler seviyesine göre verilmeli ve kalbinde Allah korkusu ve ahiret duygusu yerleştirilmelidir.
Çocuk samimiyettir. Bu sebeple açık sözlü ve samimi bir ifade kullanırlar. Onları ahlakî ve dinî eğitim vermek, davranış ve ibadet alışkanlığı kazandırmak ailenin, anne-babanın görevidir.
Özellikle Allah inancını doğru vermek gerekir.
**
Sorumluluk duygusu: Kişinin kendisine verilen görevi ne pahasına olursa olsun yapma azmidir. Bu duygu sosyal hayatta “Utanma” duygusu ile “Akıl” arasında oluşur.
Bencillik duygusu: Çocuk 9 yaşına kadar bencildir. 9 yaşından sonra kendisini tenkit etmeye başlar ve başkalarına faydalı olmaya, fedakar olmaya başlar. Bu de iyi bir eğitimle olur.
Yardımlaşma ve Beraber Çalışma Durumu: Konuşurken başkalarının sözünü kesen yardımlaşma ve beraber çalışma, sorumluluğu paylaşma gibi duygular karakter gelişiminin son safhasıdır. Bu da ferdin iradesini ve aklını kullanmaya, bu da doğru bilgi ve eğitime bağlıdır.
Çocuk Ruh Sağlığı Açısından İhtiyaçları
1. İlgi, Sevme ve sevilme ihtiyacı
2. Güvenlik ihityacı
3. Kendisini ispat etme ihtiyacı: Bu çocuğun özgüven ihtiyacıdır.
Disiplin: Disiplin ceza değil, kurallara uyma alışkanlığıdır.
Kurallara uymak ve gereğini yapmak çocuğun olgunluğunu artırır. Aşırı hoşgörü ve disiplinsizlik çocuğu tembel ve kıskanç yapar. Fazla otorite de çocuğun teşebbüs ruhunu södürür ve aşağılık kompleksine götürür.
Kurallar değişmemelidir. Devamlılık olmalıdır. Devamlı olmayan kurallara uyumaz.
Disiplinsizlik ve baskı ile beraber tutarsızlık çocukta yanlış alışkanlık ve karakter bozukluğuna sebep olur.