Hürriyetçiliği (Liberalim) esas alanlara Ahrar (Hürriyetçiler) denilir. Osmanlıda hürriyetin öncüleri Yeni Osmanlılar (Jön Türkler) denen Namık Kemal, Ziya Paşa, Şinasi, Ebuzziya Tevfik, Agah Efendi ve Ali Suavî Beyler gibi hamiyetli ve kalbi vatan sevgisi ile dolu olan hürriyetçi aydınlardır.
Hürriyetçiliği (Liberalim) esas alanlara Ahrar (Hürriyetçiler) denilir. Osmanlıda hürriyetin öncüleri Yeni Osmanlılar (Jön Türkler) denen Namık Kemal, Ziya Paşa, Şinasi, Ebuzziya Tevfik, Agah Efendi ve Ali Suavî Beyler gibi hamiyetli ve kalbi vatan sevgisi ile dolu olan hürriyetçi aydınlardır. Özellikle “Vatan ve Hürriyet Şairi” olarak bilinen Namık Kemal bu akımın öncüsü sayılır. Bu siyasi akım Osmanlıda “Hürriyet ve Meşrutiyet” fikrinin temellerini atmışlar ve günümüzün Hürriyet ve Demokrasi hareketi olan 1876’da I. Meşrutiyetin hem de 1908’de II. Meşrutiyetin ilan edilmesine sebep olmuşlardır. Osmanlıda Meşrutiyetin ilanı Ahrarların başarısıdır.Demokrat Partinin kökü Osmanlı Ahrar Fırkasına dayanır.
Ahrar Fırkası 14 Eylül 1908’de kurulmuş ve İstanbul dışında seçimlere bağımısız milletvekilleri ile girerek İttihat ve Terakki Fırkasının baskıcı yönetimine karşı Meclis-i Mebusan’da 60-70 milletvekili ile temsil edilmiştir. O günün basınında “İkdam, Sabah, Saday-ı Millet ve Servet-i Fünun” gazeteleri Ahrar Fırkasını desteklemişlerdir.
Ama ne var ki Ahrar Fırkası devletiçi ve baskıcı İttihat ve Terakki’nin alternatifi olduğu için husumetini çekmiş ve 31 Mart kalkışması haksız olarak Ahrar Fırkası üzerine yıkılarak siyaseten saf dışı edilmiş, bir kısım üyleri idam edilmiş, Prens Sabahattin gibi ileri geleler yurt dışına çıkarak idamdan kurtulmuşlardır.
**
Süleyman Demirel zaman zaman gazeteciler takılır ve “Ahrar ne demektir?” diye sorar, sonra “Ahrar hürriyetçi demektir. Biz Ahrarların devamıyız” derdi. Evet “Partiler kökenlerine bağlıdırlar ve kuruluş amacına hizmet ederler.” Bir siyasi hareket nasıl doğarsa öyle devam eder. Partiler dışarıdan yama tutmazlar. Fikir partilerinde liderin önemi yoktur. Parti liderleri ve üyeleri o partinin fikrine hizmet ederler. Kendi özel fikirleri partiyi etkilemez. Misyon devam eder. Demokrat olmayanlar demokrasiye hizmet etmezler. Parti Demokrat olduğu gibi partinin lideri ve üyeleri de demokrat olması gerekir. O zaman demokrasi güçlenir.
Demokrat ideolojik ve ırkçı olmayan demektir. Demokrat tüm fikir ve düşüncelere eşit mesafededir. Din ve Vicdan Hürriyeti ile İlim ve Fikir Hürriyetini savunur. Bunun kendisi için değil herkes için ister. Demokrat biri ancak Demokrat Partide demokrasiye hizmet eder. Irkçı ve ideolojik bir partide bulunursa o partinin misyonuna hizmet eder. Demokrasiyi de o zihniyetlere alet etmiş olur.Peygamberimiz (asm) “Kişi hangi kavmin sayısını çoğaltıyorsa ondandır” buyurmuşlardır. Bu sebeple Irkçı ve ideolojik bir partide bulunan bir demokrat o zihniyete hizmet ediyor demektir. Irkçı ve ideolojik partilerin demokratlık iddiası demokrasiyi istismar amacına yöneliktir. Irkçı ve ideolojik düşüneneler demokrat olamaz ve adaleti sağlayamazlar. Zira taraftırlar, taraf olan liyakate ve adalete uygun davranamaz. Herhangi bir misyona sahip olmaayn lider partileri lideri gidince kendileri de misyonlarını tamamlayarak siyasi hayatta yokluğa mahkum olurlar.
Demokrat Parti Adnan Menderes, Süleyman Demirel gibi karizmatik liderlere sahip olduğu halde bir misyon partisi olduğu için 20 seneden fazla muhalefette kaldığı ve bütün imkanlardan mahrum bırakıldığı halde varlığını devam ettirmiştir. Bu onun bir lider partisi değil, “Hürriyetçi Demokrasi” misyonunun partisi olduğunun en büyük delilidir. ANAP ise bir lider partisi olduğu için liderinin vefatından sonra kısa zamanda tarih sahnesinden çekilmek durumunda kalmış, takipçileri de gerçek misyon sahibi olan DP’ye iltihak etmiştir.
**
Ülkeye hizmet eden partinin misyonudur. Ülkenin kalkınması birilerinin liderliği ile değil, hürriyet, demokrasi, üretim, yatırım, eğitim gibi temel değerlerin ülkeye hakim olmasına bağlıdır. Bu sebeple DP ve devamı olan AP ve DYP iktidarları döneminde ülkede refah ve kalkınma en yüksek seviyede devam ederken İdeolojik ve Irkçı zihniyete sahip partilerin temsil ettiği siyasi tablo ülkede refahı ve kalkınmayı sağlayamamakta, halkını daha da fakirleştirmektedir. Bunun en çarpıcı misali 27 Yıllık CHP iktidarı ile son 20 yıllık AKP iktidarıdır.
DP’nin bu misyonu takip ettiği Gültekin Uysal’ın konuşmalarından ve beyanatlarından anlıyoruz. Gültekin Uysal beyefendi bu konuda özetle şunları ifade etmektedir. “Bizler Hürriyeçi Demokratız. Demokrasi bizler için bir gömlek değildir. Demokrsi araç değil; amaçtır. İman varsa imkan vardır. Milletin sözünü de sesini de yükseltmek için varız.” “1947 “Hürriyet Misakı” Demokrasinin ruhudur. Milletin kalbinden hürriyet aşkını söküp atmak ve çıkarmak mümkün değildir. Demokrasi topluma güvenmektir. Hürriyet Misakımız şudur:
- Devlet Başkanı ile Parti Başkanının ayrılması,
- Yargı bağımsızlığı,
- Millet Meclisinin karar mercii olması,
- Siyasi Partiler ve Seçim Kanunun adil olması,
- Haber alma ve Basın Hürriyetinin uygulanması.”
Türkiyenin geleceği Hürriyet ve Demokraside; demokrasi ile Demokrat Partinin misyonundadır.
Bu vesileyle Demokrat Partiye ve lideri Gültekin Uysal beyefendiye başarılar diliyorum.