
Gelişmiş ve ilerlemiş ve medenileşmiş ülkeler bu gelişmişliğini eğitime ve demokrasiye borçludurlar. Bir kısım çok gelişmiş ülkelerin yer altı ve yer üstü zenginlik kaynakları olmadığı halde eğitimli yetişmiş insan gücü sayesinde ilerlemiş ve müreffeh bir ülke haline gelmişlerdir. Eğitilmiş insan gücü olmayan ülkeler zenginlik kaynakları da olsa bunları işletemedikleri için başarılı olamazlar.
Gelişmiş ve ilerlemiş ve medenileşmiş ülkeler bu gelişmişliğini eğitime ve demokrasiye borçludurlar. Bir kısım çok gelişmiş ülkelerin yer altı ve yer üstü zenginlik kaynakları olmadığı halde eğitimli yetişmiş insan gücü sayesinde ilerlemiş ve müreffeh bir ülke haline gelmişlerdir.
Almanya ve Japonya 1945 sonrası yine eğitimli insan gücü ve mühendisleri sayesinde bu hale gelmişlerdir. Kore, Norveç, İsveç, Finlandiya ve İngiltere hep bu şekilde ilerlemişlerdir. Yahudiler eğitimli ve yetişmiş insan gücü sayesinde dünya ekonomi ve siyasetinde rol oynamaktadırlar. Başarıları buna bağlıdır.
Eğitilmiş insan gücü olmayan ülkeler ne kadar yer altı ve yer üstü zenginlik kaynakları da olsa bunları işletemedikleri için adeta “darı ambarında acından ölen tavuk gibi” kendilerine Allah’ın sunduğu nimetlerden istifade edememekte ve yine eğitilmiş insanları olan diğer milletlere köle olmaktan kurtulamamaktadırlar.
**
Zenginlik kaynakları yüce Allah’ın insanlar için hazırladığı ve depo ettiği hava, su, güneş, toprak, orman, deniz, nehirler ve yer altı madenleridir. Ama ne var ki bunlar ham maddedir. Bu ham maddeyi işleyerek mamul madde haline getirmek ve bunlardan faydalanmak, akıl ve bilgi işidir. Bilgi sahibi olmayan bu madenleri işleyemediği gibi aklını da kullanmasını bilmemektedirler. Bu şekilde yüce Allah’ın “Aklını kullanmayanları biz rezillik içinde bırakırız” (Yunus, 10:100.) ayetinin tehdidine maruz kalmaktadırlar.
Zengin maden ve tabiat kaynaklarının üzerinde oldukları halde fakir durumda olan İslam ülkelerinin durumu budur.
**
Eğitim gelişmenin esas anahtarıdır. Gelişimi önleyen ve sınırlayan baş faktör bilhassa insanın yaptığı yatırımlardaki noksanlık ve bilgisizce, akılsızca yanlış alanlara yatırım yapmaları ve başta insan kaynağı olmak üzere kaynakları yanlış kullanarak israf etmeleridir. Yüce Allah’ın “İsraf etmeyin” emrini yalnızca midenin ihtiyacı olarak görenlerin hali budur.
Kaynakların yanlış kullanılması ve israf etmenin bir diğer sebebi de “çeşit çeşit sâri hastalıklar gibi intişar eden istibdattır.” Bunun tedavisi ve çaresi de “Meşveret” dediğimiz bilgi, akıl ve tecrübe sahibi insanların bir araya gelerek “ortak aklı” oluşturmasıdır. Bunu sağlayamadığımız için her yerde “şahıs hakimiyeti” devam etmekte, bu da şahısların heva ve heveslerine göre hareket edildiği için doğru dürüst iş yapılmamaktadır. Şahıslar bulundukları makamları korumak için “liyakati” değil “sadakati” esas aldıkları için işler yolunda gitmemekte ve ehil olmayanların elinde kaynaklar israf edilmektedir.
**
Fakirlik kendi kendine devam eden bir durumdur. Çünkü fakir toplumlar, fakirliği ortadan kaldıracak hizmetlerde de fakirdirler. Gelişmek için en önemli şartlar eğitim ve istişaredir. Esas amaç iyi bilgili idareciler ve liderleri, sorumluluğa sahip vatandaşlar topluluğunu oluşturmaktır. Bunun için de insanı eğitmek gerekir. İyi ve güzel hedeflere ancak iyi bir eğitimle ulaşılabilir.
Modern dünyada eğitimsiz ilerlemiş hiçbir toplum yoktur. Eğitilmiş hiçbir cemiyette kendi inisiyatifi ile geri kalmış değildir. Öyle ise arzu edilen sosyal ve ekonomik hedeflere doğru hızla ilerlenmesi gerekiyorsa insanların bütün çalışma sahalarında eğitilmesi ve yetiştirilmesi gerekir.
**
Yatırımın belli başlı iki temel sahası vardır. Eğitim ve Sağlık… Sağlık için de eğitim başta gelir. Eğitim gelişmenin dayandığı işleri yapacak olan insanları eğitir. İşi daha pratik, daha kısa zamanda, kaynakları verimli kullanarak ve israf etmeyerek, daha estetik ve daha sağlam yapılmasını sağlar. İlim adamları, ziraat mühendisler, teknik elemanlar, mühendisler, eğitimciler ve doktorlar…
Eğitimin nihaî hedefi hakikatin araştırılması, eşyanın mahiyetlerini ve faydalarını keşfederek insanın faydasına kullanılmasını sağlamak ve hayatı kolaylaştırmaktır. Bunun yanında ahlakî ve hukuki meseleleri öğrenerek hukuka uygun, insan haklarına saygılı ve ahlaki bir toplum oluşturmaktır.
Sonuç olarak medeniyet dediğimiz gelişmişlik gerçekte insanın kemaline ve toplumun refahına sebep olan hukuk, hürriyete saygılı ve ahlaklı bir toplum oluşturmaktır. Teknik ve teknolojik gelişmeler ve iktisadi kalkınma ise insan hayatının kolaylaştırılması ve toplumda yardımlaşmanın sağlanması amacına yöneliktir.
Bütün bunlar hep eğitimle gerçekleşir.