SİYASET
13.3.2024 21:47

Gölgede Siyaset

Mehmet Ali Kaya
Mehmet ALİ KAYA
Gölgede Siyaset

“Siyaset politika demektir. Politika yunanca bir kelimedir. Poli, çok; tika, yüz demektir. Politika da çok yüzlülüktür. Bunun için ikiyüzlü ve çok yüzlü olmak, insanları aldatmak gerekir. Siyaset budur. Filozofvari ağız kalabalığı ile siyaseti kötüleyerek yaptıklarını haklı çıkarmaya çalışırlar.

Siyaset bir iddiadır. Ülkeye hizmet, insana hizmet iddiasının adıdır. Bulanık suda balık avlamak ve menfaatini takip etmek için siyaset yapanlar kafaları karıştırmak için şöyle diyorlar:

“Siyaset politika demektir. Politika yunanca bir kelimedir. Poli, çok; tika, yüz demektir. Politika da çok yüzlülüktür. Bunun için ikiyüzlü ve çok yüzlü olmak, insanları aldatmak gerekir. Siyaset budur. Filozofvari ağız kalabalığı ile siyaseti kötüleyerek yaptıklarını haklı çıkarmaya çalışırlar.

Kendilerinde bir fazilet olmayanların âdetidir: “Başkalarının kusurlarını sayarak kendi faziletlerini izhar etmek…” Bunun halk arasında rağbete mazhar olduğu da bir gerçektir. Sonra döneriz ve “Siyasetten şeytandan sığındığımız gibi Allah’a sığınmak lazım” deriz ve nereden bir menfaat elde ederiz diye köşelerden bakar, uygun bulduğumuz herkesin elini ve eteğini öperiz.

Yağcılıkta da üstümüze yoktur. Bu da bir meslektir aslında. Herkes beceremez. Hele dürüstler asla beceremezler…

***

Siyasilerin de bu olumsuz tabloda rolü yok değil…

Siyaseti plan, proje üretmekten çıkararak basit hesapların aleti haline getirmişlerdir. Ülkenin geleceği için hizmet projeleri ile halkın önünü açarak ümit aşılayacakları yerde günübirlik polemiklerle siyaset yapmaktadırlar.

Laiklik tartışmaları, ilke ve inkılâplar, irtica ve başörtüsü bunlardan bazıları…

Toplumun büyük bir kesimi tartışmalara angaje olduğu için bu tartışmalarla depolitize olmuş durumda ve ülke idaresinde fikir üretememekte ve siyasilere yol gösterememektedirler. Halka fikir verme görevi olan ilim adamları, köşe yazarları ve program yapımcıları da halkı kısır tartışmalar içine çekmekle meşguller.

Bir kısmı da bilhassa gençleri spor ve müzikle meşgul ederek fikri ve ilmi çalışmalardan uzaklaştırmakla görevliler. Onlar da görevleri mükemmel şekilde icra etmektedirler. Bu konuda çok başarılılar.

En güzel örneği şu:

Üniversitenin birinde Avrupa Topluluğu konulu bir konferans ile Hülya Avşar’ın konseri çakışınca konferansa sadece 4 (Dört) öğrenci gitmiş… Öyle ya, Hülya Avşar’ın şovu varken ilmi bir konferansın adı mı olur! ... Nihayet insanlar niçin yaşıyorlar eğlenmek için… Niçin okuyorlar eğlenmek için… Para niçin kazanılır? Eğlence ortamında harcamak için… Felsefe bu olunca…

Temel çalışmayı sevmez ve çalışmaz. Baba kesesinden yan gelip yatar. Arkadaşları kendisini çalışmaya ikna etmek için derler ki:

—Temel, neden çalışmıyorsun? Delikanlı baba kesesinden harcama yapmaz.

Temel sormuş:

—Çalışınca ne olacak?

— Zengin olursun, demişler.

— Sonra” demiş Temel,  

—Yan gelip yatarsın” demişler.

Temel taşı gediğine koymuş:

—Eee! Biz ne yapıyoruz?

Oyun ve eğlence kültürüne devamlı yatırım yapılan ve teşvik edilen bir ülkede başka ne beklenir?

***

Maalesef fikir üretme ve ülkenin önünü açmak için proje ortaya koymakla görevli siyasilerimiz müzisyenlerden medet umar hale gelmişlerdir. Nerede bir siyasi miting varsa orada birkaç solist çağırılarak konser verilmekte ve insanlar mitinge siyasi liderin ne dediğini dinlemeye değil, şarkıcıyı dinlemeye gitmektedirler. Böylece siyaset şarkıcıları gölgesinde kalmaktadır. Bir parti şarkıcıların bir bestesini alacağım, partimin reklâmında kullanacağım diye diğer parti ile çekişmektedir.

Şarkıcıların gölgesinde bir siyasetin ülkeye vereceği ne olabilir ki?

Zaten şarkıcılar halka istediklerini veriyorlar…

Bu durumda;  

Bazıları da “ekmek arası köfte” dağıtarak halktan % 8 oy alabilmektedir…

Ne âlâ memleket! Ne güzel siyaset!

Youtube Kanalıma Abone Olun!

Düzenli olarak paylaştığımız videoları kaçırmayın.

Abone Ol