İnsaniyetin siyah lekesi “İstibdat” idi, “Hulefa-i Raşidin” hürriyetle bu lekeyi izale etmişti. Hz. Muaviye (ra) da Hz. Hasan’dan (ra) hilafeti devralarak yine kısmen hürriyet içinde adaletle halkı yönetti ve Ehl-i Beyte değer verdi, dini de korudu.
Hilafet ve hürriyeti temsil eden “Ehl-i Beyt” ile istibdadı temsil eden Emeviler arasındaki mücadelenin en hızlı dönemi Yezid dönemidir. Hz. Ali (ra) ile Hz. Muaviye arasındaki “Hilafet ve Saltanat” mücadelesi Yezid’in iktidarı ile başka farklı bir mecraya sürüklendi. Bediüzzaman Said Nursi hazretleri bunu şöyle ifade eder:
“Şeriat-ı Garra yeryüzüne nüzul etti, ta ki zemin yüzünü temiz ve insanın yüzünü ak etsin. Şu insaniyetin sihay lekesini izale etsin; hem de izale etti. Fakat vâ-esefa ki mühît-i zamânî ve mekânînin tesiriyle hilafet saltanata inkılap edip, istibdat bir parça hayatlandı. Ta Yezid zamanında bir parça kuvvet bularak başını kaldırdığından İmam Hüseyin hazretleri Hürriyet-i Şer’iye kılıcını çekti, başına havale eyledi. Fakat ne çâre ki istibdadın kuvveti olan cehil ve vahşet cevânbi-i âlemde zeynâb gibi Yezid’in istibdadına kuvvet verdi.” (Münazarat, 38.)
İnsaniyetin siyah lekesi “İstibdat” idi, “Hulefa-i Raşidin” hürriyetle bu lekeyi izale etmişti. Hz. Muaviye (ra) da Hz. Hasan’dan (ra) hilafeti devralarak yine kısmen hürriyet içinde adaletle halkı yönetti ve Ehl-i Beyte değer verdi, dini de korudu. Hz. Muaviye (ra) “Din tehlikededir devletin gücü ile dini güçlendirmek lazım” dedi. Hz. Ali (ra) “Dinin devletin gücüne ihtiyacı yok, devletin dinin prensiplerine uyması gerekir” diyordu. Ancak sahabelerin vefatla azalması ve yeryüzüne Din-i Mübin-i İslam’ı tebliğ için dağılmaları, yeni Müslüman olanların çoğalması ve dinin amacını tam olarak bilmemesi ve kavrayamaması, münafıkların, Yahudilerin ve Hristiyanların ve Mecusilerin İslam dinini bozmaya çalışmaları ve fitneleri Yezid’in istibdadına güç verdi. Yezid halkın cehaletinden istifade ederek istibdadını artırdı. “Devlet tehlikededir, devleti Arap ve Emevi ırkının gücü ile desteklemek ve güçlendirmek gerekir” düşüncesi ile ırkçılığa yöneldi. “Devletin bekası için her şey meşrudur” denildi ve bu konuda fetvalar alındı. Muhalefete ve farklı görüşlere “İhanet” gözü ile bakıldı. Medine ve Kufe’ye büyük baskılar ve zulümler yapılarak, halk sindirildi, korku ile biatları alındı. Hz. Hüseyin’den (ra) zorla biat alınmaya çalışıldı. Hz. Hüseyin (ra) “Ben Peygamber torunuyum, bir zalime biat ederek zulmüne ortak olmam!” dediği için şehit edildi.
Devletin merkezi Şam’dır. Kûfe ahalisi Hz. Hüseyin’e (ra) biat etmişti. Kufeli bir tüccar Şam’a gider. Bir şamlı da Kûfelinin devesi hoşuna gittiği için devesini gasbeder. İş mahkemeye intikal eder. Durumdan haberdar olan Yezid, hâkime “Bu davayı ben göreceğim” der ve kadı makamına oturur. Mahkeme kadısı da savcı makamındadır. “Bu deve Kufelinindir. Şamlıya deve ile ilgili sorular soralım” der. “Senin deven dişi miydi, erkek miydi?” diye sorar. Şamlı deveye el koyarken buna hiç bakmamıştır. Şaşırır. Nihayet, “dişi idi!” der. Savcı mahkemedeki görevliye gidip deveye bakmasını söyler. O da bakar gelir ve “Efendim deve erkektir” der. Bunun üzerine Yezid hışımla ayağa kalkar ve görevliyi azarlayarak “Git tekrar bak ve Yezid soruyor!” der. Görevli tekrar gider ve gelinde boynunu bükerek “Deve dişiyimiş efendim!” der.
Bu cevap üzerine Yezid parmağını Kufelinin gözüne uzatarak “İşte Yezid’in adaletini görüyorsun. Yezid adını duyunca deve bile korkusundan cinsiyet değiştirir. Erkek deve korkudan dişi olur. Gördüğünü Kufelilere söyle beni desteklemezlerse Kufe’de bir tane canlı bırakmam!” der.
Adam Kufe’ye gider ve durumu hikâye eder. Yezid bununla kalmaz 3000 kişilik bir ordu gönderir ve vali konağını basarak Kufe valisini ve Hz. Hüseyin’e destek veren ileri gelenleri öldürür. Dağa taşa korku sinmiştir. Hz. Hüseyin’i (ra) davet edenler korkularından birbirlerine “Hanede evlad-u iyal var. Yezid zalimdir bizi asla affetmez; ama Hz. Hüseyin merhametlidir, bizi affeder. Bir heyet göndererek durumu anlatalım” derler ve Yezid’e biat ederler. Hz. Hüseyin’e (ra) gelen heyet “Kalbimiz sizinle beraberdir; ancak kılıçlarımız Yezid’in yanındadır. Bizi anlayın!” derler Peygamber torunu Hz. Hüseyin’i (ra) Kerbelâ’da yalnız bırakırlar.
Hz. Hüseyin (ra) şehit olmuş Allah katında en yüce makama çıkmıştır. Yezid aradan iki sene geçmeden atından düşerek feci şekilde ölmüş Allah’ın azabına duçar olmuştur. Hz. Hüseyin’e ihanet edenler perişan olmuş, pişmanlık fayda vermemiştir ve bugün Kufe’nin yerinde yeller esmektedir. Hz. Ömer’in (ra) askerî bir şehir olarak imar ettirdiği o zamanın en büyük şehri olan Kufe yok olmuştur.
Hukuku siyasete alet eden ilk kişi Yezid olmuştur.
Hukukun siyasallaşmasının sonuçları da budur.