DİN
2.5.2024 11:08

Hurafeler ve Gerçekler

Mehmet Ali Kaya
Mehmet ALİ KAYA
Hurafeler ve Gerçekler

Kur’ân-ı Kerimde şifa bulunması ve okunması ile beraber yazılıp taşınmasında Allah’ın himayesi vardır. Esma-i Hüsnâ’yı içina alan Cevşenü’l-Kebir de böyledir. Yüce Allah Kur’ân-ı Kerimde “Biz Kur’an’dan, mü’minler için şifa ve rahmet olacak şeyler indiriyoruz” (İsra, 17:82.) buyurur.

Muskalar

Muskalara genellikle Felak ve Nas Sureleri, Yasin ve Fatiha Suresi, Ayete’l-Kürsi ve Kenzü’l-Arş duaları yazılır. Ayrıca “Ayetü’l-Arş” denilen “Fe in tevellef fe kul hasbiyallahü lâ ilâhe illa hüve aleyhi tefekkeltü ve hüve Rabbü’l-Arşi’l-Azîm” (Tevbe, 9:129.) ayeti yazılır.

Zararları gideren şeyler genellikle üçe ayrılırlar:

1. Açlık ve susuzluk gibi gıdaya bağlı olanlardır ki yemek içmek kesin lazımdır.

2. Tıbbî tedavi gibi muhtemel olandır, ilaçları kullanmak iyidir, terki haram değildir.

3. Okumak gibi ruhani ve psikolojik olana da okumak ve rukye yapmak caizdir. (Elmalılı, Tefsir, 1990-İstanbul, 9:6395.)

Her nevi tedavi sünnettir. Peygamberimiz (asm) “Allah her nevi hastalığa şifa yaratmıştır. Ey Allah’ın kulları! Tedavi olunuz” (Buhari, Tıp, 1; Tirmizi, Tıp, 2.) buyurmuşlardır.  Ayrıca Peygamberimiz (asm) Felak ve Nas surelerini okuyarak Allah’a sığınırdı. (Tirmizi, Tıp, 16; İbn-i Mâce, Tıp, 33.) Cebrail (as) Peygamberimize (asm) Felak ve Nas Sureleri ile rukye yapmayı tavsiye etmiştir. Zira bu sureler Yahudilerin Peygamberimize (asm) yaptıkları sihirden dolayı nazil olmuştur.

Peygamberimiz (asm) hastalara okur ve “Şifa Kur’an’dadır” (İbn-i Mace, Tıp, 35-36.) buyururlardı. İslam alimleri de okumadan dolayı alınan ücreti helal saymışlardır. (Tirmizi, Tıp, 20; Aynî, Umdetu’l-Kârî fî Şerh-i Buhârî, 7:647.)

Bu sebeple ilgili sureler muska şeklinde yazılır, yedi kat muşambaya sarılarak boyuna asılır ve koynunda taşınabilir. Bu dinimize göre caizdir. Zira bunda Allah’ın ayetleri ile Allah’tan yardım istemek ve Allah’a sığınmak vardır.

Büyü ve Tılsım

Kur’ân-ı Kerim tılsımı şeytan işi saymıştır. Peygamberimiz (asm) de büyücüye, falcıya ve kâhine inanmayı küfür kabul etmiş ve bundan sakındırmıştır. Yedi kebairden birisi de sihir yapmaktır. (Maide, 5:90.)

Ancak sihirden korunmak için Muavvizateyn Sureleri okuyup vücuda üflemek, yani rukye yapmak caizdir. Yüce Allah “Sahirlerin nerede olursa olsun asla iflah olmayacağını” beyan eder. (Tahâ, 20:69.)

Mümin her şeyin Allah’ın irade ve kudreti ile olduğuna inanır; Allah’tan ister ve Allah’a iltica eder. “İyyâke na’büdü ve iyyâke nestaîn” der. (Fatiha, 1:5.) Allah’a tevekkül eder ve Allah’a güvenir.

Allah’a inanmayanlar ile Yahudi ve Hristiyanlar gibi Allah’a şirk koşanlar ve maddeye önem verip tabiata tesir verenler ise efsun ve büyü ile eşyaya sihir ve tesir gücü verirler. Bu ise gizli şirktir. Sihir sonuçta insanları putperestliğe götürür. İnsanları ve eşyaları kutsal sayarak Allah’ın irade ve gücünü onlara vermeyi netice verir.

Eşyaları uğur getiriyor diye boyna asmak tılsımın menşeidir. Hıristiyanlar tılsıma savaş açtılar; ama bunu başaramayınca, onun yerine haç takmayı ve taşımayı tavsiye ettiler. Türklere de bu gibi adetler Budistlerden geçti. Şamanlar onlardan öğrendiler, aldılar ve adet haline getirdiler. Günümüzde ise onlara Kur’an ayetlerini de ilave ettiler. Bu da Allah’ın ayetlerini istismar etmektir, doğru değildir.

Muska ve Sihir konusunda yazılan en kapsamlı ve geniş kitap Hicri 7. Asırda yazılan Ahmet b. Ali el-Bûnî’nin “Şemsu’l-Maarifu’l-Kübra” isimli eseridir. Bir diğer eser de Süleyman el-Hüseynî’nin “Kenzu’l-Havas Keyfiyet-i Celb ve Teshir” isimli eserdir. Bu eser aslında “Şemsu’l-Maarif”in tercümesi ve genişletilmiş şeklidir. Dört cilt olan bu esere pek çok ilaveler yapılmıştır. Genellikle Esma-i Hüsnâ üzerinden gittiği için Şemsü’l-Maarif müellifi Ahmet b. Ali el-Bûnî bu isimlere ve tılsımlara “Nurânî Esmâ” der.

Kur’ân-ı Kerimde şifa bulunması ve okunması ile beraber yazılıp taşınmasında Allah’ın himayesi vardır. Esma-i Hüsnâ’yı içina alan Cevşenü’l-Kebir de böyledir. Yüce Allah Kur’ân-ı Kerimde “Biz Kur’an’dan, mü’minler için şifa ve rahmet olacak şeyler indiriyoruz” (İsra, 17:82.) buyurur.

Sihir Yapmak

Bakara Suresi 102. Ayette belirtildiği gibi sihir vardır. Bu da Allah’ın hikmeti gereği ilmi, iradesi ve kudreti iledir. Kul ister Allah yaratır. Ancak sorumluluk isteyen kula aittir. Peygamberimiz (asm) sözde sihir ve teshir edici bir özelliğin olduğunu “Beyanda sihir vardır.” hadisi ile ifade etmiştir. Bu hadis-i şerifin tamamı şöyledir: “Şurası muhakkak ki beyanda sihir vardır, şurası da muhakkak ki şiirde de hikmetler vardır” (Ebu Davud, Edeb, 95; Tirmizi, Edeb, 63.) şeklindedir.

Sihir, hile ile bir şeyi gizlemek ve örtmektir. Serabı su göstermek gibi sihir de gerçek dışıdır. Peygamberlere inanmak istemeyenler genellikler onların sözlerini ve mucizelerini “Sihir” şeklinde tanımlayarak kabul etmek istememişlerdir.

Musa (as) zamanında sihir ve büyü revaçta olduğu için yüce Allah Musa’ya (as) asası ile gerçek bir ejderha yaratıp onların sihirlerini yutmuş ve Allah’ın kudreti ile alay edilemeyeceğini onlara göstermiş, sihirbazları da imana getirmiştir.

Hz. Süleyman (as) zamanında Harut ve Marut insanlara sihir öğrettiler; ancak yapılmasını yasakladılar. Peygamberimiz (asm) de “sihir yapmayı” yedi büyük kebâirden saymıştır. Nitekim Peygamberimiz (asm) “Felâkete sürükleyen yedi şeyden sakınınız” buyurdular.

Sahabeler sordular:

“- Ey Allah’ın Elçisi nelerdir onlar?”

Buyurdular:

“- Allah’a ortak koşmak, sihir yapmak, haklı sebeple olması bir yana Allah’ın dokunulmaz kıldığı bir canı öldürmek, faiz yemek, yetim malı yemek, düşmana toplu hücum yapılacağı sırada savaştan kaçmak ve kötü yolla ilgisi olmayan namuslu mümin kadınlara zina iftirasında bulunmaktır.” (Buhârî, Vesâyâ, 23; Müslim, İman, 145.)

Alimler “Bir düğmeye sihir amacı ile üfürürseniz sihir yapmış olurlar. Sihir yapan da şirke girmiş olur.” (Nesai, Tahrim-i Dem, 19.) Yüce Allah Kur’ân-ı Kerimde “Düğmeye üflenenlerin şerrinden Allah’a sığının” (Felak, 113:4.) buyurarak mikrofonlara yapılan siyasilerin yalan propagandalarından da Allaha sığınmayı emretmektedir.

Peygamberimiz (asm) “Her kim falcıya ve sihirbaza gider onların gaipten verdiği haberlere inanırsa küfre girer” buyurdular. (Tirmizi, Tahare, 102; İbn-i Mâce, Tahare, 122; Ebu Davud, Tıp, 21.)

Büyü de sihrin bir nevidir. Dinle ilgili olmayan dua ve davranışlarla başkalarını tesir altına almaktır. Hoşa giden bir şey olunca veya görülünce “Mâşaallah. Bârekâllah ve Lâ havle velâ kuvvete illâ billâhi’l-aliyyu’l-azîm” demelidir.

Kabir Ziyareti

Kabirler dua için ve ibret içindir.

Peygamberimiz (asm) “Kabirleri ziyaret edin; çünkü sizi dünyada zâhidâne yaşatır, ahireti hatırlatır ve gafletten uyandırır” (Ö. Nasuhi Bilmen, Tefsir, 8:4088.) buyurdular. Bir başka hadislerinde “Ölülerinize Yasin okuyun” buyurdular. Bu sebeple kabirlerde Yasin, Tebareke surelerini ve ölümü hatırlatan tevhide delil olan ayetleri okumak alimler tarafından tavsiye edilmiş ve böyle uygulanmıştır.

Peygamberimiz (asm) “Baykuşların ötmesinde herhangi bir şer yoktur. Herhangi bir şey de uğursuzluk da yoktur” (Müslim Tercümesi, 7:87.) buyurdular.

İyi ve Akıllı Mümin Kimdir?

İyi bir mümin sonuç alan mümindir. Bir camiye su bassa eline kovayı alıp suyu atıp temizleyenden, suyun camiye girmesini engelleyen daha çok hizmet etmiş olmaz mı?

Burada akıl ve aklını kullanmak öne çıkmaktadır.

Ağacı dikmekten maksat meyve almaktır. Yoksa anlamsız ve faydasız olur.

Bir insanın hasenatı kemiyeten veya keyfiyeten seyyiatına galip gelirse o iyi bir insandır.

Hizmetlerin en büyüğü imana hizmettir. Zira iman insana saadet-i ebediyeyi kazandırır. Bir insanı sultan yapmak yüz adamı vali yapmaktan daha iyidir. İnsanların imanına güç verecek şekilde çalışan bir insan hizmetlerin en büyüğünü yapmış olur.

Allah’ı razı edecek en değerli amel Allah’ın tanımak, tanıtmak ve nimetlerini sayarak insanlara Allah’ı sevdirmektir.

Tevhid dininde tevhide hizmet gerek.

**

Üç türlü insan vardır:

1. Allah’ı bulan ve ona hizmet edenler. Bunlar akıllı ve mutludurlar.

2. Allah’ı aramakla meşgul olup bulamayanlar. Bunlar akıllıdır, ama mutsuzdurlar.

3. Allah rızasını arama çabası içinde olmayanlar. Bunlar ne akıllıdırlar ve ne de mutlu değillerdir; aptaldırlar ve mutsuzdurlar. (Pascal)

**

“Sert huyluya sözü lütufla ve keremle söyleme; çünkü iyice paslanmış olan demir yumuşak eğe ile temizlenmez.” (Şeyh Sadi)

“Yeryüzünde tüm ıstıraplar aza kanaat etmemekten doğar.” (Firdevsî)

Youtube Kanalıma Abone Olun!

Düzenli olarak paylaştığımız videoları kaçırmayın.

Abone Ol