DİN
21.7.2023 21:59

İlmin Mesuliyeti

Mehmet Ali Kaya
Mehmet ALİ KAYA
İlmin Mesuliyeti

Kur’ân-ı Kerimde “De ki: Rabbim ilmimi artır!” (Taha, 20:114.) buyurarak ilmi istemeyi emreder. İlimden daha değerli bir şey olsaydı yüce Allah onu istememizi emrederdi. İlim insanın sorumluluğu ve mesuliyeti de artırır.

Yüce Allah Kur’ân-ı Kerimde “De ki: Rabbim ilmimi artır!” (Taha, 20:114.) buyurarak ilmi istemeyi emreder. İlimden daha değerli bir şey olsaydı yüce Allah onu istememizi emrederdi. İlim insana hem Allah katında hem insanlar nezdinde şeref vermekle beraber sorumluluğu ve mesuliyeti de artırır.

İlmin mesuliyeti bilenin onu başkasına öğretmesidir. Bildiğini saklayan Allah katında lanetlenmiştir. İnsanları yanlışa yönlendirmek de o derece mesuliyetlidir. İlim ve makam arttıkça sorumluluk da ona göre artar. Sevabı da günahı da ona göre çok olur.

Padişahtan en ziyade korkan ve çekinen ona en yakın bulunan ve tanıyan vezirleri olduğu gibi Allah’tan en çok korkanlar da alimlerdir. (Fatır, 35:28.) Evet, hikmetin başı Allah korkusudur. (Keşfu’l-Hafa, 1:507.)

**

İlim sahipleri ehl-i hikmet oldukları gibi ehl-i tefekkürdür. Zira onlar “Takva”ya erebilmek ve manen Allah’a yaklaşabilmek için Allah’ı isim ve sıfatları ile tanıyarak bu isimlerin gökyüzündeki, yeryüzündeki tecellilerini ve eserlerini tefekkür ederler. “Sen bunları boşuna yaratmadın! Seni her türlü noksan sıfatlardan tenzih ederiz bizi cehennem azabından koru” (Âl-i İmran, 3:190-191.) derler.

Peygamberimiz (asm) “Bir saat tefekkür bir sene nafile ibadetten daha hayırlıdır” (Keşfu’l-Hafa, 1:310.) buyurmuşlardır. Tefekkürün bir nevi de Allah’ın kendisi hakkında takdir ettiği şeylerdir. İslam alimleri “El-hayru ma’htârehullah!” “Hayır Allah’ın takdir ettiği şeydir” demişlerdir. Nitekim Peygamberimiz (asm) buyurdular:

Bir kimse geceyi yarın yapacağı işleri düşünmekle geçirir. Halbuki o iş o kimsenin felaketine sebep olacaktır. Allah Teâla o kuluna merhameten o işi yaptırmaz. O ise işinin olmadığı için üzülür. ‘Bu işim neden olmuyor? Kim benim işime mâni oluyor? Kim bozuyor? Kim bana düşmanlık ediyor?’ diye başkalarına sû-i zan eder. Halbuki Allah Teâla ona merhameten onu felaketten korumuştur.

Allah’ın nimetlerini saymaya kalksanız saymakla bitiremezsiniz. (İbrahim, 14:31.; Nahl, 16:18.) Allah’ın vermesi nimet, vermemesi de nimettir. Öğretmesi nimet, unutması da nimettir. Görmesi nimet, görmemesi de nimettir. Allah Rahman ve Rahimdir daima kulun faydasını gözetir. Ancak kul cehaletinde bunu anlamaz. Bu sebeple Allah hakkında su-i zan eder. Yüce Allah “Ben kulumun zannı üzereyim. Beni nasıl bilir ve tanırsa ben ona öyle muamele ederim” (Buhari, Tevhid, 15; Müslim, Tevbe, 1.) buyurmuşlardır. Yani, kişi kendi kendine zarar vermektedir.

**

Peygamberimiz (asm) “Ümmetimden yetmiş bin kişi hesapsız ve sualsiz cennete girecektir. Onlar, işlerinde sihir, büyü, dağlamak, fal bakmak gibi şeylere önem vermezler. Allah’ta tevekkül ederler ve Allah’tan başkasına itimat etmezler” buyurdu.

Bunun üzerine Ukkaşe (ra) hazretleri ayağa kalktı ve:

“- Yâ Resulallah! Dua buyurun da ben onlardan olayım!” dedi.

Resulullah (asm):

“- Ya Rabbi! Ukkaşeyi sen onlardan eyle!” diye dua etti.

Bir başka sahabe de aynı şeyi istedi.

Peygamberimiz (asm):

“- Ukkaşe senden çabuk davrandı!” buyurdular.

Evet, tefekkür ve tevekkül kişiye Allah rızasını kazandırır ve Allah’a manen yaklaştırır. Bediüzzaman Said Nursi hazretleri “İman tevhidi, tevhid teslimi, teslim tevekkülü, tevekkül saadet-i dareyni kazandırır” buyurmuşlardır.

İlim sahibi iman, tevhid, tevekkül ve tefekkür sahibidir. Yoksa ilmin faydası değil mesuliyeti vardır.

Youtube Kanalıma Abone Olun!

Düzenli olarak paylaştığımız videoları kaçırmayın.

Abone Ol