DİN
21.7.2023 21:50

İman Eğitimi

Mehmet Ali Kaya
Mehmet ALİ KAYA
İman Eğitimi

Çocuklarımıza ve gençlerimize önce imanı öğretmek gerekmektedir. Gelişme çağına giren çocuklarımıza öğretmemiz gereken temel bilgiler imana dair olan bilgilerdir.

Çocuklarımıza ve gençlerimize önce imanı öğretmek gerekmektedir. Gelişme çağına giren çocuklarımıza öğretmemiz gereken temel bilgiler imana dair olan bilgilerdir. Bunlar “Allah’ın varlığı ve birliği, varlıkları ve bilhassa insanları başıboş yaratmadığı ve her şeyin bir amaca hizmet ettiği gibi insanın da kendisinden üstün bir varlığa yani Allah’ın dinine hizmet etmesi gereğini” anlatmalıdır. Bunun sonucu olarak da dünyevi ve uhrevi saadetin varlığı ve gerekliliği üzerinde durulmalıdır.

İman esasları olan ve “Âmentü” ile özetlenen hakikatleri anlayacağı dille, seviyesine uygun olarak anlatmak her anne ve babanın asıl vazifeleri arasındadır. Dini öğretmek ona imanı anlatmak ve bu konuda ister-istemez soracağı sorulara aklının alacağı şekilde cevaplar vermekten ibarettir. İmanı özümseyen birinin inancına aykırı hareket etmesi düşünülemez. Her insan inandığı gibi yaşar ve inancının gereğini yerine getirmekten şeref duyar. Sıkıntı inancın doğru olmamasından kaynaklanır.

İman eğitimi din eğitiminin başı ve temeli olduğu için peygamberimiz (sav) kendisine gelen gençlere mutlaka önce imana ait bilgileri verir, sonra ibadete taalluk eden hususlara onları teşvik ederdi. Nitekim sahabelerden Cündüp bin Abdullah (ra) der ki: “Biz ergenlik çağına yaklaşmış bir gurup genç ile beraber Resulullah (sav) in huzuruna geldik. Bize Kur’anı öğretmesini istedik. O da bize Kur’an-ı Kerimi öğretmeden önce imanı öğretti. İman ile ilgili bilgileri ders verdi. Allah’ın varlığını, kudretini, ilmini, iradesini ve insanı yaratılış amacını öğrettikten sonra Kur’anı öğretti. Bundan sonra biz Kur’an okudukça imanımız daha da güçlendi ve inkişaf etti.” (İbn-i Mace, 1:93, Hadis No: 61.)

Bu hadis-i şerif bize imanı öğrenmenin önemini anlatmaktadır. Bundan dolayı önce imanı öğretmek sonra İslam konusunda iman ile bağlantılı olarak bilgi vermek tâlim ve terbiye, eğitim ve öğretim metodu açısından takip edilecek en doğru yoldur. Peygamberimizin (sav) bu husustaki sünneti budur.

Din demek iman demektir. İmandan sonra imanın gereği ve tezahürü olan ibadet ve imandan kaynaklanan ahlak kişiyi cehennemden uzaklaştırarak Allah’a yaklaştırır. İman sağlam olmazsa ibadette gevşeklik ve ahlakta bozukluk ortaya çıkar. İmanda az bir zafiyet ibadette ve ahlakta büyük sıkıntılara sebeptir. Bunun için Bediüzzaman “Ben bütün mesaimi iman üzerine teksif etmiş bulunuyorum” demiştir.

İman şüphesiz tasdik demektir. Bunun için şüphe imanı yok eder. İmanlı birisinin imanı sevmesi ve küfürden nefret etmesi gerekir. Yüce Allah “Allah size imanı sevdirdi ve onun ile kalplerinizi süsledi. Küfrü, fıskı ve isyanı ise çirkin gösterdi. İşte doğru yolda olanlar bunlardır” (Hucurat, 49:7.) buyurur. İmanın gereği Allah’ı sevmek ve Allah’ın düşmanlarına da düşman olmaktır. Allah düşmanlarına sevgi ve muhabbetle beraber Allah sevgisi bir kalpte bulunmaz. Bu eşyanın tabiatına zıt ve muhal bir durumdur.

Peygamberimizin (sav) yolundan giden Bediüzzaman hazretlerinin “mesaisini iman üzere teksif etmesinin” sebebi budur. Din demek iman demektir. Dini bilgiler iman için yeterli değildir. Böyle olsaydı İslam dini konusunda eserler yazan ve peygamberimizin hayatını inceleyen sair dine mensup olanları da müslüman olurlardı. Hâlbuki bu dini bilgiler onların müslüman olmasına yetmemektedir. Çünkü din demek iman demektir. İmana dair bilgileri kabul ederek öğrenmeyen kimse sadece “Din Kültürü” edinmiş olur. Bu da inanmak için yeterli olmaz.

Buradan yola çıktığımız zaman ehl-i küfür ve ehl-i dalaletin diğer dini kitaplara dokunmadıkları halde “Bediüzzaman’ın Risale-i Nur” eserlerini yasaklamaya çalışmalarının da sırrı anlaşılmaktadır.

Youtube Kanalıma Abone Olun!

Düzenli olarak paylaştığımız videoları kaçırmayın.

Abone Ol