SİYASET
3.4.2024 19:28

İttifaklar ve Demokratlar

Mehmet Ali Kaya
Mehmet ALİ KAYA
İttifaklar ve Demokratlar

Dünyada iki nevi yönetim vardır: Hürriyetçi demokrat yönetim ve baskıcı istibdat yönetimi... Demokrat yönetim bir tanedir; ama istibdadın pek çok nevi ve her nev’e göre farklı bir ismi vardır. Hürriyet, baskının ve zorlamanın olmaması, vicdanların ve fikirlerin hür olmasıdır.

Dünyada iki nevi yönetim vardır: Hürriyetçi demokrat yönetim ve baskıcı istibdat yönetimi... Demokrat yönetim bir tanedir; ama istibdadın pek çok nevi ve her nev’e göre farklı bir ismi vardır. Monarşi, Oligarşi, Tek Parti Sistemi, Krallık, Aristokrasi, Komünizm, Sosyalizm, Kemalizm, Militarizm, Teokrasi... Say sayabilirsen. Hepsinin ortak özelliği baskıcı olmasıdır. Kimi vicdanlara baskı yapar, kimisi fertlere ve topluma...

Hürriyet, baskının ve zorlamanın olmaması, vicdanların ve fikirlerin hür olmasıdır ki Kur’an-ı Kerim bunu “Dinde zorlama yoktur” (Bakara, 2:256.) ayeti ile ifade etmiştir.

Baskıcı sistemler ya ırkçıdırlar veya ideolojiktirler. Her ikisi de baskıcı, muhalifini aşağılayıcı, kayırmacı ve tarafgirdirler. Bu sebeple tarafırlar, kendilerinden olana imtiyaz tanırlar, hür ve adil değillerdir. Dolayısıyla demokrat olamazlar. Dincilik dindarlık demek değildir. “Dincilik” de din üzerinden baskı yaptığı için ideolojiktir, hem vicdanlar üzerinde, hem de birey ve toplum üzerinde büyük bir baskı uygularlar.

**

Sosyolojik bir gerçeklik olarak her toplumda dört türlü eğilim vardır. İnsanlar ya ırkçıdırlar, ya ideolojik düşünürler veya dine dayanırlar veyahut hürriyetçidirler. Bediüzzaman “Bu vatanda dört parti vardır” şeklinde bunu özetlemiştir.

Dine dayalı bir yönetim ancak toplumun %60-70’i tam mütedeyyin olursa mümkün olur. Yoksa baskıcı ve ideolojik olmaktan kendisini kurtaramaz. Bu durumda dini siyasete alet eder ve toplumu kendi aleyhine çevirir ve dinden uzaklaştırır.

İdeolojik olanlar ise Halkçılar ile Milletçilerdir. Halkçılar hem ideolojik düşünürler, hem de “Din ve Vicdan Hürriyetini” kabul etmezler. Milletçiler de milletin dini ve milli değerleri üzerinden siyaset yapanlardır. Bunlar da ırkçı ve istismarcılardır. Irkçılar milletin milli değerlerini istismar ederek siyaset yaparlar; dindar görünen kanadı da dinî ve ahlâkî değerleri istismar ederek siyaset yapar milletten oy isterler. Bunlar da taraftırlar, kendi taraftarlarına imtiyaz verirler, baskıcıdırlar, hürriyetçi ve demokrat olamazlar. Bu sebeple adil olamazlar ve ülkede adaleti sağlayamazlar.

**

Demokratlar ise milli ve manevi değerlere önem verirler, hürriyetçidirler; böyle oldukları için tüm fikilere, ideoloji ve ırkalara, din ve mezheplere eşit mesafededirler. “Din ve Vicdan Hürriyeti”nin hakimiyetini sağladıkları için her kesimin desteğini ve sevgisini kazanırlar. Yönetimde taraftarlık yapmadıkları ve liyakate önem verip imtiyazlı davranmadıkları için adaleti ve hakkaniyeti sağlarlar. Bu da güveni ve emniyeti temin eder. Ülkede barış, huzur, refah ve mutluluk olur.

Bu sebeple toplumda adalet ve güveni sağlayacak olanlar ancak hürriyetçi demokratlardır. Bunun içindir ki hangi ülkede hürriyet ve demokrasi hakim ise orada refah ve saadet, iktisadi gelişmişlik ve kalkınma vardır. İlim ve fikir hürriyeti olduğu için teknik - teknolojik ve kültürel gelişme vardır. Her konuda zenginlik ve refah vardır.

**

Türkiye’de ne zaman ırkçı ve ideolojik yönetim hakim olmuş ise hak ve hürriyetler kısıtlanmış, fertler ve toplum büyük bir baskı ve korku içinde kalmış, kalkınma dumuş, haksızlık zulüm başgöstermiş, halk fakirleşmiştir.

Ne zaman Demokratlar yönetime gelmişler sıkıntılar yavaş yavaş kalkmış, ekonomik hayat canlanmış, refah artmış, adalet mekanizması sağlıklı bir şekilde işlemeye başlamıştır.

Bu sebeple ırkçı ve ideolojik, jakoben ve baskıcı rejim ve sistemlerin en büyük rakibi hürriyetçi demokrasi olmuştur. Halk bu sebeple demokratlara büyük destek vermiştir. Ama ne var ki halkın desteği ile iktidara gelemeyecek olan ırkçı ve ideolojik anlayışlar kendi aralarında ya ittifak kurarak veya ordu, bürokrasi ve basını arkalarına alarak, anarşi ve tereörü azdırarak, demokratları birbirlerine düşürerek, darbelerle Demoktarları iktidardan gönderip, yalan propogandalar ile halkı aldatıp iktidarı ele geçirmiş ve çıkardıkları yasalarla hak ve hürriyetleri kısıtlamış, toplumu çeşitli yaftalar ile hain ilan ederek birbirine düşürmüş, büyük haksızlık ve zulümlerle ayakta durmaya çalışmıştır.

Siyaset tarihimiz buna şahittir.

**

Sosyolojik olarak bu vatanda “dört eğilim” olduğu ve bunlar “dört parti” şeklinde teahür ettiği için “Bu vatanda dört parti vardır.” Bu gerçeği tersyüz etmek için 12 Eylül 1980 ihtilalinden sonra darbeciler dört eğilimi birleştirerek halkı güya birleştirmek adına “ANAP”ı kurdurmuşlardı.

Onların sloganı ne idi? “Biz dört eğilimi birleştiriyoruz...”

Birinci “İttifak” çalışması bu şekilde cereyan etmişti.

Sonuç ne oldu? ANAP’da bu ittifaklar da, tutmadı ve tarihe mal oldu.

Amaç ne idi? Demokratları yok etmek...

**

Demokratlar 1990’da dirildiler ve yeniden siyaset sahnesinde yerlerini aldılar ve 1997’ye kadar ülkeye hizmet ettiler.

28 Şubat 1997 Postmodern darbeden ve “Siyaset mühendisliği projeleri” ile Demokratlar dağıtıldı ve onların yerine “Dindar Demokrat” kimliği ile, AKP etrafında gizli bir “İttifaklar” oluşturuldu... ANAP’ın gizli versiyonu görevi verildi. AKP de “Dört Eğilim İttifakı” ile siyaset sahnesine çıkarıldı.

İçinde dört eğilimi barındırmakla hürriyetçi ve demokrat olmak mümkün mü? ANAP örneğinde olduğu gibi mümkün değil...

Bu defa “Anayasa Değişikliği” aldatmacası ve gasbedilen hakların (Başörtürü ve İmam-Hatip gibi, Meslek okullarının Üniversiteye girememesi gibi) hakların iadesi ile ve siyasi ve devlet imkanı ve ekonomik destek gibi rüşvetlerin verilmesi ile bir müddet devam etti.

Yetmedi “Başkanlık Sistemi” gibi ucube bir sistemi (1950 Öncesi Devlet Partisi ve Tek Parti sistemi taklidi) dünyanın en güzel sistemi gibi göstererek referandum ile halka kabul ettirip bir müddet  de böyle devam etti..

**

Yetmedi... Bu defa “İttifaklar” aleni olarak gündeme sokuldu. Parti İttifakları dönemi başlatıldı. Burada istenen “Dört Partiyi” ortadan kaldırmak ve “İki Partili” sistem getirmek... Ancak bu “Çok partili hürriyetçi demokratik sisteme uygun değildir.

Demokratik sistem muhalefete saygı duyan, değer veren çok partili parlamenter sistemdir. Bu sistemde diplomasi, istişare, anlaşma, uzlaşma gibi temel kavramlar üzerinde toplumun her kesimine hürriyet tanıyan ve temel hakları koruyan bir sistemdir. Bu da ancak çok partili sistemle mümkündür.

Çok partili sistem demokratik sistemdir. Demokratik sistem kutuplaşmayı ve çatışmayı netice veren ittifakları değil, muhalefete değer veren, tek bir partinin iktidar olamadığı zaman, koalisyonlarla hükümet olunan sistemdir.

**

Peki ne oluyor?

Bediüzzaman’ın buyurduğu gibi “Demokratlar düşse ya Halk Partisi veya Millet Partisi iktidar olur. Halk Partisini bu millet iktidar yapmaz...” Öyle ise Millet Partisi iktidar olur. Şimdi kim iktidarda? Milletin milli ve manevi değerlerini istismar edenler, dinciler ile ırkçılar...

Süfyanın oyunu şu:

Siyasetin bir kanadında “Millet İttifakı” adı altında bir parti, “Cumhur İttifakı” adı altında ikinci bir parti.... İki partili sistem..

Demokratlar nerede?

Amaç, Demokratları yok etmek...

Plan tıkır tıkır işliyor...

**

Başkanlık Sistemi nedir? İki partili sistemdir...

Neden? Tek Partili sistem 1950 öncesi idi... Ona tam benzememek için...

**

Deniyor ki: “Bu sistemde bir partinin tek başına iktidara gelmesi imkansız.”

Ne olacak? İttifaklar olacak...

İttifakları temin etmek için “İYİ Parti” kurduruldu...  

Bu ittifaklarda Demokrat Parti var mı? Yok...

**

Soru: “Meral Akşener DP’den gelen bir isim olduğu halde neden Türkiye’de teşkilatları ve tabanı olan DP’ye katılmadı veya girmesi engellendi de İYİ Parti adında bir parti kurduruldu ve onun için gerekli finans ve kolaylık sağlandı?

DP’ye girmiş olsaydı DP’nin TBMM’de temsili sağlanır, grup da kurardı.

Cevap: Amaç Demoktatları yok etmek ve Demokrasiyi yok etmek... Kemalizm ideolojini hakim kılmak... Bu apaçık görülmüyor mu?

**

Risale-i Nur’da “İttifaklar yok... Demokratlar ve DP (Demokrat Parti) var...

Bu vatanda iki parti de yok, dört parti var...

Bunlar içinde Hürriyetçi ve Demokrat olan da sadece DP’dir.

Bunun için Bediüzzaman “Demokratlara Nokta-i İstinat Olun” emreder...

Bu sosyolojik gerçek hiç değişemeycektir.

Sağlıcakla kalın...

Youtube Kanalıma Abone Olun!

Düzenli olarak paylaştığımız videoları kaçırmayın.

Abone Ol