Kur’ân-ı Kerim neye ne kadar değer veriyorsa bizim de ona o kadar değer vermemiz gerekmez mi? Kur’an-ı Kerim 3000 ayeti ile Tevhidi, 3000’den fazla ayeti ile “Haşri” anlatarak tekrar tekrar ders veriyor ise bizim de insanlara aynı şekilde, aynı önem derecesine göre ders vermemiş gerekmez mi?
Kur’ân-ı Kerimin dörte temel amacı ve gayesi vardır.
Birincisi, “Tevhid” yani, Allah’ın varlığını ve birliğini delilleri ile akla ispat edip kalbi tatmin etmek. 3000 ayetle Kur’an-ı Kerim bize Allah’ı isim ve sıfatları ile tanıtır.
İkincisi, “Nübüvvet” yani, peygamberlik müessesesinin gereği ve isbatıdır. Bu sebeple 25 Peygamberin hayatını, davasını ve mücadelesini anlatır, bizlere iman hizmeti, ibadet ve ahlak dersi verir. Zira nübüvvet olmazsa ibadet ve ahlak, ihlasla hizmet ve Allah’ın emirlerinin uygulamasını bilemeyiz. Zira soyut, doğruluk, sabır, adalat, sadakat gibi kavramlar soyut örnekleri olmazsa herkes kendi kafasına ve anlayışına göre yorumlar. Hakikatleri bilinmez. Bu konuda binden fazla ayet vardır.
Üçüncüsü, “Haşir” hakikatidir. Yüce Allah ölüm, öldükten sonra dirilme, kıyamet, ahiret hayatı, cennet ve cehennem ile ilgili 3000’den fazla ayet vardır. Yüce Allah Kur’ân-ı Kerimde insan aklına hitap ederek aklın kabul edeceği yüzlerce delillerle kıyamet ve haşri ispat eder. Sonra insanları cennete davet etti, cehennemin dehşetini anlatarak oraya girmekten sakındırdı. Kur’an-ı Kerim okundukça Allah bu dersi insanlara veriyor ve bu ders kıyamete kadar verilmeye devam edecektir.
Dördüncüsü, “Adalet ve İbadet”tir. İbadet Allah’a itaat etmek demektir ve adaletin gereğidir. Bu da Allah’ın emir ve yasaklarına itaat etmektir. Allah’ın emir ve yasakları toplam 50 ayeti geçmez. Tavsiyeleri, tekrarları ile beraber 300 ayetten fazla değildir. Mesela “Namaz ve Zekat” 30’dan fazla ayette tekrar edilir.
Kur’ân-ı Kerim neye ne kadar değer veriyorsa bizim de ona o kadar değer vermemiz gerekmez mi? Kur’an-ı Kerim 3000 ayeti ile Tevhidi, 3000’den fazla ayeti ile “Haşri” anlatarak tekrar tekrar ders veriyor ise bizim de insanlara aynı şekilde, aynı önem derecesine göre ders vermemiş gerekmez mi?
Yine Kur’ân-ı Kerim mü’minlere hitap ederek “Ey iman edenler! Allah’a ve Resulüne iman edin!” (Nisa Suresi, 4:136.) ferman eder. İman edenlere iman etmeleri konusunda emri vermek ve uyarmak imanın bir defa “iman ettim” demekle geçiştirilen bir ibadet olmadığını, ilim, namaz ve diğer ibadetler gibi devamlı tekrar edilerek artırılması gereken bir ibadet olduğunu göstermektedir.
Bir başka ayette yüce Allah “Mü’minler ancak o kimselerdir ki; Allah anıldığı zaman kalpleri ürperir. O’nun âyetleri kendilerine okunduğu zaman bu onların imanlarını artırır. Onlar sadece Rablerine tevekkül ederler.” (Enfal Suresi, 8:2.) buyurarak imanın devamlı artan bir ibadet şekli olduğunu ve kalbe Allah korkusu verdiğini ifade etmektedir.
Din Eğitiminde bizim ihmal ettiğimiz şey tam da budur.
Namazda okuduğumuz pek çok ayetlerin tefsirine baktığımız zaman imanımızı artıracak ayetler ve sureler olduğu görülecektir. “İhlas Suresi, Ayete’l-Kürsi, Huvallahüllezî” gibi devamlı okunan ayet ve surelerin de bize “İman Dersi” verdiğini görürüz.
Öyle ise Kur’an-ı Kerimi ve tefsirlerini imanımızı artırmak için okumalıyız...