Din, 20. asrın sonunda yükselen bir değerdir. Çünkü inançsız ilim de medeniyette insana huzur ve saadet getirmemiştir. Problemleri çözmek bir tarafa, çoğaltmıştır. Eğitimi evrensel, beynelmilel prensiplerini ve amaçlarını gerçekleştirebilmesi doğru bir din anlayışına bağlıdır.
“Din anlayışı çarpık olan bir toplumun, devleti de, hükümeti de, kanunları da çarpık olur.” G. W. F. HEGEL
Eğitim, bireyin davranışlarında kendi yaşantısı yoluyla ve amaçlı olarak istenen değişiklikleri meydana getirme sürecidir.
Öğretim, bireye bilgi yükleme olayıdır. Eğitim, bu bilgiye göre davranış değişimi yapmaktır.
Din, 20. asrın sonunda yükselen bir değerdir. Çünkü inançsız ilim de medeniyette insana huzur ve saadet getirmemiştir. Problemleri çözmek bir tarafa, çoğaltmıştır. Din ise, insanlığın manevi cephesini tamamen aydınlattığı için ona huzur vermektedir.
Onun için bugün de din ön plana çıkmıştır.
Bilgi çağında gerçek ruhi ve metafizik bilgileri içeren, insanın ruhunu, geçmişini ve geleceğini aydınlatan dinin önemi daha da ön plana çıkmıştır.
Bugün ülkemizde “laik - antilaik” gerilimi, “rejime yönelik irtica tehlikesi” “demokrasi kültürünün üretilmemiş olması”, hep din alanındaki ciddi boşluktan kaynaklanmaktadır. Çünkü Türkiye maalesef “dindar aydını” yetiştirememiştir. Dindar insanları da, potansiyel mürteci, rejime karşı düşman olarak görmüştür.
Eğitimi evrensel, beynelmilel prensiplerini ve amaçlarını gerçekleştirebilmesi doğru bir din anlayışına bağlıdır. Çünkü,
-İnsanın kendini tanıması ve anlaması,
-Doğru düşünmesi,
-Bilinçli davranış geliştirmesi,
-Yeteneklerini en iyi şekilde geliştirmesi,
-Üretkenliğin artırılması,
-İnsanın sosyalleşmesi,
-Geçmişin bilgi ve kültürünü ileriye aktarması gibi, eğitimin hedefi ve amacı olan kavramlar hep din sayesinde olabilir.
İnsan daima kendisini yenilemek ve inşa etmek, dolayısıyla terakki etmek durumunda olan bir varlıktır. Bu ise, hür iradesi ve aklı ile olabilir. Kendi varlığının farkında olmayan, hür iradesini kullanamayan ve hayatın anlamını bilmeyen, dolayısıyla doğru düşünemeyen insanların, kendilerini yetiştirip geliştirmesi mümkün değildir.
İnsan, toplumsal bir varlık olduğuna göre, toplumu görmezlikten gelerek terakki edemez. İnsan kendisi yaratıcı olmadığına göre, bir yaratıcıya inanmadan da terakkiyi ve tekamülünü sağlayamaz.
Din, insanın doğru düşünmesine, kendi varlığının şuurunda olmasına ve hayatın gayesini öğrenmesine, maddi, manevi terakki etmesine, ciddi olarak katkısı olan bir ilahi kaynaktır.
Eğitim, hayatın anlam ve amacını anlamaya, yaşamaya, hayatı için en doğru yolu bulmaya yönelik bir faaliyet olmalıdır.
Din de, eğitim de insanın kendisini anlamasına yardımcı olur.
Din, temel hak ve hürriyetlerin de farkında olmasını temin eden temel haktır. Bunun için tarih boyunca diktatörler dini istedikleri gibi yönlendirmeyi amaçlamışlar, bunu temin edemeyince de dine düşman olmuş, dindarları ezmişlerdir.
Din tarih bilincinin oluşmasını ve gelişmesini de temin eder.
Dinin temelinde “insan sevgisi” vardır. Bundan dolayı Rahman ve Rahim olan Allah tarafından “Alemlere rahmet olarak” gönderiliştir.
Bunun için nefsi gemlemeyi, şeytanla mücadeleyi emretmiş, insanı cehennemin dehşetli azabından korumayı amaçlamıştır.
Bütün bunlardan dolayı, devletimiz dine önem vermelidir. İlköğretim okullarının birinci sınıfından itibaren haftada en az üç saat “Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi” dersi okutulmalıdır.
Bu şekildeki eğitimin bazı faydaları:
1-Herkes dini bilgiye sahip olur ve din istismarı önlenir,
2-Devlet Millet kaynaşması olur,
3-İmam- Hatip Lisesi, meslek okulu haline gelir,
4-Eğitim, amacına uygun hale gelir. Çünkü eğitimin temel üç amacı vardır :
• Bilgilendirmek,
• Eğitmek, meslek ve sanat eğitimi vermek,
• Ahlak ve karakter eğitimi vermek.
5-Toplumda saygı ve sevgiye dayalı ahlak oluşur.
Sağlıklı ve mutlu insan, kendisiyle, dini ile ve toplumu ile barışık insandır. Bu, iyi bir eğitimle olur. İyi eğitim ise, dinin içinde bulunduğu eğitimdir.