Yüce Allah “Ben insanları ve cinleri bana iman edip itaat etsinler için yarattım” (Zariyat Suresi, 51:56.) buyurur. Bu ne anlama gelmektedir? Yüce Allah zatını gizlemiş, eserlerini ortaya koymuştur. Biz Onun eserlerinden isimlerini ve sıfatlarını ve şuunâtını öğreniyoruz.
Kur’ân-ı Kerim “Şunu kesinlikle bilin ki Allah birdir” (Muhammed Suresi, 48:19.) ferman eder. Peygamberimiz (asm) “Ben ve benden önceki peygamberlerin en büyük davası Lâ ilâhe İllallah” davasıdır” (Keşfu’l-Hafa, 1:153.) buyurmuşlardır. Demek ki en büyük dava iman davasıdır. Bu dava Allah’ın davasıdır ve bu dava Peygamberlerin davasıdır.
**
Yüce Allah “Ben insanları ve cinleri bana iman edip itaat etsinler için yarattım” (Zariyat Suresi, 51:56.) buyurur. Bu ne anlama gelmektedir? Yüce Allah zatını gizlemiş, eserlerini ortaya koymuştur. Biz Onun eserlerinden isimlerini ve sıfatlarını ve şuunâtını öğreniyoruz. Zira bir harf kendisini bir harf kadar ifade ederken, kâtibini bir satır kadar tarif eder. Mükevvenattaki taklidi imkansız her biri bir mucize olan eserler de Allah’ın eseri olup onu tarif etmekte ve onu bize anlatmaktadır.İnsan ve cin gibi şuurlu varlıklar akılları ile eserden müessire, sanattan sanatkâra ve nimetten nimeti verene intikal ederek Allah’ın varlığına ve birliğine iman edecektir. İnsanın vazifesi budur.
**
Yüce Allah bir hadis-i kutside de “Ben gizli bir hazine idim, bilinmek ve tanınmak istedim ve kainatı yarattım” (Keşfu’l-Hafa, 2:132.) buyurur. Allah’ın gizli hazinesi onun isimleri ve sıfatlarıdır. İsimlerinin ve sıfatlarını da biz eserlerinden anlıyoruz. İlimler ve fenler varlıklar üzerinde yaptıkları araştırmalarda varlıkları yoktan yaratan, rızık vererek yaşatan ve madde üzerinde tasarruf ederek terbiye eden gizli bir “ilim, irade ve kudret” sahibinin olduğunu ispat etmekte ve buna “gizli bir el” demektedir.
Ekonomistler de varlıktaki ekonomik faaliyetin gizli bir el tarafından düzenlendiğini itiraf etmek zorunda kalmıştır. Zira “rızık” yaratılan her varlık için düzenli bir şekilde gelmekte ve bu insan irade ve kudretinin çok fevkinde mucizevî bir şekilde gerçekleşmektedir. İnsan elinin girmediği yerlerde daha mükemmel olduğu için inanmayanlar dahi buna “doğal denge” demek zorunda kalmaktadır. Bütün bunlar Allah’ın varlığını ve birliğini bize ispat etmektedir.
**
Bediüzzaman “Halıkımızı bize tanıttıran üç külli muarrif (tanıtıcı) vardır” derken bunları şöyle sıralar: Birincisi kâinat kitabı, ikincisi Kur’ân-ı kerim, üçüncüsü de Peygamberimiz (asm) olarak ifade ediyor. Bir dördüncüsünü de insanın kendi içindeki “Vicdanı” olduğunu ifade etmektedir.
**
Sonuç olarak dünya bir okul, insan onun talebesi, peygamberimiz onun öğretmeni, müfredatı ve kitabı da Kur’an-ı kerim olmaktadır. İnsan akıl ile bu okula girip iman ile mezun olarak ebedi saadeti kazanmak için bu dünyaya gönderilmiştir.İnsanın, dünyanın ve dinin mahiyeti budur.