Siyasetin halkı etkileme silahı propagandadır. Maalesef zamanımızda “zalim propaganda” silahı halkı ve toplumu etkilemek için kullanılmaktadır. Eskiden mitingler ve broşürler, gazete ve dergilerle yapılan reklam ve propagandanın yerini daha gelişmiş olan TV ve İnternet ile afişler ve daha etkili broşürler almış bulunmaktadır.
Günümüzde yalancılık üzerine kurulmuş olan “Gaddar Siyaset” ne yazık ki “Zalim Propaganda”yı kullanarak toplumu siyasetine alet etmektedir. Bu nedenle günümüz siyaseti doğruluk ile yalancılığı birbirine karıştırmış ve beşerin kemâlatını da karıştırmıştır." (Eski Said Eserleri, 2009, Hutbe-i Şamiye, s.344) “İman sıdk ve doğruluk, küfür de kizb ve yalancılık” olduğuna göre günümüz siyaseti imanlı mü’minlerin sakınması gereken bir konumdadır. Her mü’minin her sıfatı mü’min olmak ve imanından kaynaklanmak gerekirken maalesef böyle olmamaktadır. Bu husus siyaset sahasında daha da belirgin bir şekilde kendisini hissettirmektedir.
Siyasetin halkı etkileme silahı propagandadır. Maalesef zamanımızda “zalim propaganda” silahı halkı ve toplumu etkilemek için kullanılmaktadır. Eskiden mitingler ve broşürler, gazete ve dergilerle yapılan reklam ve propagandanın yerini daha gelişmiş olan TV ve İnternet ile afişler ve daha etkili broşürler almış bulunmaktadır. İnsanların zaaflarından yararlanarak kiminin intikam hırsını, kiminin makam sevdasını, kiminin mal ve menfaat duygusunu, kiminin dinsizliğini, kiminin de taassubunu işleterek siyasetine alet etmektedir. (Eski Said Eserleri, Hutuvat-ı Sitte, s. 449)
Bediüzzaman Said Nursi (ra) propagandayı “zâlim cerbezenin veled-i nâmeşruu” olarak vasıflandırmaktadır. Cerbeze ise, “müteferrik büyük işlerde yalnız kusurları görmektir.” (Eski Said Eserleri, Tuluat, s.570) İnsanlar cerbeze ile aldatır ve aldanır. Cerbezenin işi aklı yanıltmak, bir kötülüğü ve kusuru sümbüllendirerek büyütüp, şişirip hasenata ve iyiliklere galip getirmektir. Bir insanın bir senende ağzından ve burnundan gelen akıntıyı toplayarak bir günde ve bir anda ağzından çıkıyor gibi göstermektir. Bir insanın ömür boyu yaptığı yanlışları ve hataları toplayarak her zaman yapıyor gibi göstermek cerbezedir, aklı yanıltır ve insanları aldatır. Günümüz siyasetinin yaptığı da budur. Kim propaganda silahını daha iyi kullanır ve Medya’yı ele geçirirse toplumu yanıltmakta ve yanlış yönlendirebilmektedir. Bu nedenle propaganda ile akılları ve insanları etkileyerek elde edilen siyasi başarılar gerçek başarı değildir ve sağlıklı bir sonuç değildir. Bunun en açık örneği 1982 Anayasa Referandumudur. % 92 “Evet” oyu bu şekilde alınmıştır. Bunun sağlıklı olmadığı daha sonra yapılan ve 100 maddeyi aşan Anayasa değişiklikleri ile de ispatlanmıştır.
Aynı şekilde 12 Eylül 2010 tarihinde yapılan kısmî Anayasa değişikliği referandumunda da propaganda ve cerbezenin devlet imkânları kullanılarak ve Medya desteği sağlanarak iktidar tarafından yapılmadığı söylenemez. Bu husus da ileride kendisini gösterecektir.
Peki bu nevi zalimane ve cerbezeli propagandalara nasıl mukabele edilmeli ve gerçekler nasıl anlatılmalıdır? Bu nevi propagandalara mukabele o yalancı silahla olmamalıdır. Belki sıdk ve hak ile, doğruluk ve haklılık ile olmalıdır. Bir tane sıdk bir harman yalanı yakar. (Eski Said Eserleri, Tuluat, s.582) Ama ne var ki, aradan çok zaman geçer.
Bütün bu gerçeklerden sonra diyebiliriz ki, propaganda gözü kör eden ve akıl dumura uğratan şiddetli bir silahtır. Propaganda dönemi geçtikten sonra bir rahatlama ve herkesin kendi işine yönelerek ve gerçeklerle karşı karşıya kaldığı bir dönem gelir. Sonra insanlar aldatıldıklarını anlarlar ve hayal kırıklıkları yaşanmaya başlar. “Çok şey değişecek” diye beklenti içine sokulan insanlar hiçbir şeyin değişmediğini görürler. “Hiçbir şey eskisi gibi olmayacak” diye aldatılanlar, “Falan gelecek dertler bitecek” diye heyecanla değişimi bekleyenler “Ah! Ne olaydı da ellerim kırılsaydı da…” demeye başlayacaklardır. Ama elde ne dümenler var, ne yalanlar vardır. Bu defa da “bahane üretmeler” “suçu ve suçluyu dışarıda, ta Amerikalarda ve yüzyıl ötesinde aramalar” başlayacaktır. Sempatizanların ve radikallerin görevi ne olursa olsun yapılan yanlışlardan başkalarını sorumlu tutarak iktidarın yüzünü yıkamaktır.
Son olarak Kayserili uyanıkların eşeği boyayıp babasına satması fıkrasında olduğu gibi, siyasilerde nice oyunlar ve hileler var ki insanın akıl ve hayal sınırlarını aşmaktadır. Akla hayale gelmedik hile ve oyunlar siyaset cambazlarında bulunmaktadır. Bu nedenle tecrübelerin insanı akıllandıracağı tezi de suya düşmektedir. Zira “ne tecrübe bitmekte ne de kazık bitmektedir.” Her defasında farklı yönden ve akla hayale gelmedik şekilde hile ve oyunlar oynanmaktadır. Gelecekte de ne gibi oyunlar tezgâhlandığını ancak Allah bilir. Bizim yapmamız gereken sonuç almak değil, doğruluktan ayrılmamaktır. Vesselam…