
120 bin sahabe ifadesi Veda Haccında hazır bulunan ve peygamberimizin (asm) Veda Hutbesini dinleyen sahabelerdir. Bunlar dışında elbette memleketlerinde yurtlarında olan sahabeler, kadınlar, çocuklar, köleler ve köylüler vardı. Onlar peygamberimizin görenler müslümanlar da vardır. Yine Veda haccına yetişmeden vefat eden sahabeler de olmuştur.
SORU:
120 bin sahabe olduğu söyleniyor. Tamamı nefislerini tezkiye tathir etmiş midir? Bir tanesi bile küçük günah işlememiş midir? Ya da af mı olunuyor? Efendimizi bir an bile gören sahabe olduğuna göre nurlanma nasıl oluyor bir anda?
CEVAP:
120 bin sahabe ifadesi Veda Haccında hazır bulunan ve peygamberimizin (asm) Veda Hutbesini dinleyen sahabelerdir. Bunlar dışında elbette memleketlerinde yurtlarında olan sahabeler, kadınlar, çocuklar, köleler ve köylüler vardı. Onlar peygamberimizin görenler müslümanlar da vardır. Yine Veda haccına yetişmeden vefat eden sahabeler de olmuştur. Dolayısıyla sahabelerin sayısı 120 bindi denemez daha fazladır.
Sahabeler elbette küçük ve hatta büyük günah işleyenler vardır. Günahsızlık sadece peygamberlere hastır. Ancak yüce Allah özellikle Bedirde ve Uhutta bulunan 1300 sahabe ve Biat-ı Rıdvanda bulunan 1400 sahabe için (ki bunların çoğu da yine Bedir ve Uhutta bulunan sahabelerdir.) “Onlardan razı olduğunu ve affedeceğini Fetih Suresinde açıkça ifade etmiştir. (Fetih Suresi, 10 ve 29.) Ayrıca Ensar ve Muhacir için onlardan razı olduğunu, onların ebedi olarak cennete gireceğini vaat etmiştir. (Tevbe Suresi, 100. Ayet)
Ensar ve Muhacir dışındakiler elbette sahabe olmakla beraber Sahabelerin dereceleri içinde son sırada olanlar Mekke Fetihinden sonra müslüman olup peygamberimizi görenlerdir. Mekke fethinden sonra Hicret bittiği için peygamberimiz (asm) Hicret faziletini nasıl kazanırız?” diye soran sahabelere “Mekke Fethinden sonra hicret yoktur; ancak muhacir günahlardan kaçandır, mücahit de nefsi ile cihat edendir.” buyurarak cevap vermiştir. Mekke Fethinden sonra müslüman olanlara “Tulega” denmiş ve bu sahabelerin fazilet bakımından kendilerinden öncekilere yetişemeyeceği ifade edilmiştir.
Sahabelerin hepsinin nefisleri tam tezkiye edilmemiştir. Ancak onlar yine de günahlarından dolayı daha sonra gelen müslümanlardan daha faziletlidir. Zira Peygamberimizle (asm) beraber Huneyn Seferi gibi seferlerde bulunmuşlar, Allah için, din için ve iman için içlerindeki Müseyleme Fitnesine ve diğer fitnelere karşı mücadele etmişlerdir. Fitneye kapılıp dininden dönenler de olmuştur. Özellikle Necran halkı Müseyleme’nin fitnesine kapılarak sahabelerle savaşmışlardır.
Kur’anın ve peygamberimizin (asm) müjdesi, Allah’ın rızası ve affı elbette iman edip peygamberimize son derece bağlı olanlar içindir. Bunların içinde de fazilet bakımından ameli ve mücadelesi, fedakarlığı ve hizmeti fazla olanlar daha faziletlidir. Hatta peygamberimiz (asm) Ashab-ı Bedir için yüce Allah’ın Kutsi Hadiste “Onlar ne yaparsa yapsınlar günahlarını affedeceğim!” müjdesini haber vermiş ve hatta Mekke Fethini gizli tutan peygamberimiz sahabelerden Hatip b. Belta isimli sahabenin gizli mektup göndererek mekke’lileri haberdar etmesini Allah’ın haber vermesi ile mektupla beraber giden kadın elçiyi yakalamış ve Hatip b. Belta’ya neden yaptığını sormuş, o da kötü niyetle değil akrabalarıma zarar gelmesin diye yaptım demiştir. Hz. Ömer’in (ra) “Öldürelim bu münafığı!..” demesi üzerine peygamberimiz (asm) “Hayır! Ona münafık diyemezsiniz. O Bedir’de bulunmuştur. Allah Bedir Ashabının küfre ve nifaka girmeyeceğini ve ne yaparsa yapsın affedeceğini haber vermiştir.” buyurarak affetmiş ve Hz. Ömeri de azarlamıştır.