
Uydu ve uzaydan haberleşmenin sebebi havanın da içine nüfuz eden "Esir" dir. Esir atomların tarlasıdır ve İşaratu'l-İcazda belirttiği gibi "Allah'ın Arşı su üzerinde imiş.." ifadesi ile "Arşa istivayı" izah ederken yüce Allah'ın atomların da içinde bulunan "Esir" ve esirin de içine nüfuz eden Nur unsurunda İlmi, irade ve Kudreti ile tasarrf ettiğinden bahseder.
SORU:
Üstadımızın (ra) hüve nüktesinde hava dediği bizim teneffüs ettiğimiz hava mıdır? Uzayda teneffüs ettiğimiz hava yok ama iletişim oradada sağlanıyor, hatta iletişim artık hep uydu üzerinden sağlandığına göre bu nasıl mümkün oluyor?
CEVAP:
Hüve nüktesindeki hava, nefes aldığımız havadır ve bu çok nettir. Çünkü üstad "Hava ciğere girip kanı tasfiye ettiği gibi, çıkarken de Kelime meyvelerini veriyor" diye açıkça ifade ediyor.
Uydu ve uzaydan haberleşmenin sebebi havanın da içine nüfuz eden "Esir" dir. Esir atomların tarlasıdır ve İşaratu'l-İcazda belirttiği gibi "Allah'ın Arşı su üzerinde imiş.." ifadesi ile "Arşa istivayı" izah ederken yüce Allah'ın atomların da içinde bulunan "Esir" ve esirin de içine nüfuz eden Nur unsurunda İlmi, irade ve Kudreti ile tasarrf ettiğinden bahseder. Elbette esire ve nura hükmünü geçiren her şeye hükmeder. Arşa istiva zaten Allah'ın her şeye her şeyden daha yakın olup kainatın altını, üstünü, içini, dışını ve her şeyi kuşattığını ve hüküm ve hakimiyetinin her şeye şumülünü ifade etmektedir.
Dolayısıyla; sesleri ve görüntüleri nakleden ne havadır ve ne de esirdir. Onlar sebep olup sadece vasıtadır ve iş gören Allah'tır. Nasıl ki "Kalem yazmaz. Kalemle yazan insandır ve insanın ilim, irade ve kudreti kalem vasıtasıyla kağıt üzerinden görünür…" Vesselam...