SİYASET
10.11.2024 15:02

Siyasetin Gerçek Amacı

Mehmet Ali Kaya
Mehmet ALİ KAYA
Siyasetin Gerçek Amacı

Siyasetin amacı vatanda birlik ve dirliği, muhabbet ve uhuvveti sağlamaktır. Birlik ve bütünlük içinde toplumu ülke yararına hizmet ettirerek kalkınma ve refahı temin etmektir. Bir devlette çeşitli ırklarda, farklı fikirlerde, ayrı dinlerde, farklı dillerde ve kültürlerde yaşayan insanlar ve topluluklar vardır.

Siyasetin amacı vatanda birlik ve dirliği, muhabbet ve uhuvveti sağlamaktır. Birlik ve bütünlük içinde toplumu ülke yararına hizmet ettirerek kalkınma ve refahı temin etmektir. Bir devlette çeşitli ırklarda, farklı fikirlerde, ayrı dinlerde, farklı dillerde ve kültürlerde yaşayan insanlar ve topluluklar vardır. Bu o ülkenin kültürel zenginliğidir. Ayrışma sebebi değil, tanışma ve anlaşma, yardımlaşma ve gelişme sebebidir. Yüce Allah insanları ayrı kabile ve milletler olarak yaratmıştır ki birbirleri ile tanışsın ve yardımlaşsınlar. Yoksa birbirlerini inkâr ederek kavga etsinler diye değildir. (Hucurat, 49:13.)

İnsanları hür yaratan Allah akıllarını kullanmalarını istemiş ve insanları pek çok duygularla donatmıştır. Hissiyatın insanlarda galip olması ve akılların farklı düşünceler üretmesi sebebi ile bir dinin mensupları dahi aralarında pek çok mezhep ve mesleklere ayrılmışlardır. Önemli olan bunları faydalı hale getirmek, aralarındaki çatışmaları önlemek, kendilerine ve topluma faydalı hizmetlerde istihdam etmek ve bundan kültür ve medeniyet, refah ve zenginlik üretebilmektir. Bunu kim yapacaktır? Siyasetin ve siyasetçilerin amacı ve görevi budur.

Siyasi partiler tüm bu farklıkları zenginlik haline getirmek ve ülke yararına hizmet ettirmek için yaptıkları projeler ve programlarla her kesimden destek isterler. Tüm vatandaşları kanunlar karşısında eşit gördükleri gibi hizmet sunmada ve hizmetlere katılmada da eşit görür ve her kesime hizmet sunan kurumlardır. Amacı halkın desteği ile iktidar olmak ve herkese hizmet etmektir.

Bu sebeple toplumda ayrışma, çatışma ve kamplaşmaya sebep olacak din, ırk, mezhep, köken ve ideoloji üzerinden siyaset yapmak yanlıştır. Demokratik bir ülkede, demokratik partilerin ırkçı ve ideolojik olmaması gerekir. Demokrasinin gereği budur.

Din üzerinden siyaset yaparsanız diğer din mensuplarını endişeye sevk edersiniz. Irk üzerinden ve ideolojik yönden siyaset yaparsanız, farklı ırk ve ideoloji sahiplerini rencide eder, ayrışmalarına ve çatışmalarına sebep olursunuz. Bu ise ülkeden anarşiyi ve kaosu meydana getirir. Bunun ne insanlara ve ne de ülkeye hiçbir yararı yoktur. İdeolojik ve ırkçı bir siyaset, başkalarının da tahrik edilmesine sebep olduğu gibi onların da ırk ve ideoloji üzerinden siyaset yapmalarına haklılık kazandırır. Din ve mezhep üzerinden siyaset yapmak da böyledir. Bu nevi siyaset ülkede birlik ve beraberliği temin etmez.

Demokrasi bir din, ırk ve ideoloji değildir. Demokrasi hangi dinden, ırktan ve ideolojiden olursa olsun herkesi “Vatandaş” bilip eşit davranan ve hizmette eşit davranan ve tüm kesimlerin desteğini alan, herkese saygılı olan ve adaleti sağlayan bir yönetim tekniğidir.

Demokrasi, tüm vatandaşların hak ve hürriyetlerini temin eden, herkese hak ettiğini vererek adaleti sağlayan, kimseyi dışlamayan, hürriyet içinde kardeşliği, asayişi ve emniyeti sağlayan, ülkeye hizmette herkesin hizmetine ihtiyaç duyan ve kalkınma projeleri üreterek ülkenin gelişmesine katkıda bulunan bir yönetim şeklidir.

Bu sebeple tüm demokratik partilerin programları demokrasiyi güçlendirme üzerine olmalıdır. Demokratik bir ülkede her dine, her düşünceye, her ırka ve her mezhebe yer vardır. Herkes harekât-ı meşruasında şahane hür ve serbesttir. Ancak suç işleme hürriyeti yoktur. Hiç kimse inancından ve düşüncesinden, dinini ve düşüncesini yaymak istemesinden dolayı suçlanamaz, aksine korunur. Ancak asayişe zarar verir, suç işler, cana, mala ve namusa tecavüz ederse devlet kanun namına yakasına yapışır ve cezasını da “suç işleyenindir” prensibine göre hukuki yolları kullanarak verir.

Bu vatanda yaşayan herkes ülkesinde bulunmaktan ve ülkesine hizmet etmekten son derece memnundur. Ülkesine ve milletine hizmet etmeye isteklidir ve bu konuda gayretlidir. Din, ırk ve ideoloji üzerinden siyaset yaparak bu güzel insanların şevkini kırmaya, onların gönüllerini incitmeye hakkımız yoktur.

Bu vatanda her şey vardır. Zenginlik ve refah kaynakları olan toprak, hava, su, güneş, yer altı ve yer üstü zenginlikleri bulunmaktadır. Bunları işletmek ancak bu vatan evlatlarının geleceğe güvenle bakmasını sağlamak ve onlara şevk ve gayret vermektir. Bu da ancak Demokrasi ile mümkündür. Bu ülkede her şey var, ama demokrasi yoktur. Bu durumda ülkeye hizmet etmek isteyen herkesin görevi demokrasiye sahip çıkmak ve demokrasinin gelişmesine katkı sağlamak olmalıdır. Her şeyden önce siyasilerin görevi budur.

Zira Bediüzzaman Said Nursi hazretleri yüz sene önce yazdığı “Muhakemat” isimli eserinde demokrasiye vurgu yapmış ve “Asyanın bahtını, İslamiyetin taliini açacak, yalnız meşruiyet (Demokrasi) ve hürriyettir” (Muhakemat, 2006, s. 68.) demiştir. Hayatı boyunca hürriyet ve demokrasinin gelişmesi için çalışmış ve bu sebeple Demokratlara ve Demokrat Partiye destek olmuştur.

Youtube Kanalıma Abone Olun!

Düzenli olarak paylaştığımız videoları kaçırmayın.

Abone Ol