AKP ne dindardır ve ne de Demokrat’tır. Ancak bunları istismar etmektedir. İktidar olmak için ne lazım? Bu millet neyi yutar? Onun dersini iyi almışlar. Baktılar mağduriyet edebiyatı iyi oy getiriyor iki seçim bunu yaptılar.
1. Üstad “Birisinin hatası ve cinayeti ile başkası mesul olmaz” ayetini ders veriyor. Suç işleyenindir diyor. Hükümetin görevi insanları töhmetten kurtarmak için suçluyu yakalamak ve adil cezasını vermektir. Günümüzde Başbakan Erdoğan ne yapıyor? Bütün muhaliflerini suçluyor. Kendisine karşı çıkan herkesi hainlikle suçluyor. “Bunların hepsi eşkıya” diyor. Dolayısıyla bu ayete aykırı hareket ediyor. Menderes ne yaptı? “Devr-i sabık yapmayacağız” dedi. Menderes bu durumda dindardır. Erdoğan ise maalesef dindar değildir; ama dini istismar ettiği ve bundan 50 sene önce yapılanlar ile bugünün insanlarını suçlamaktadır. Hâlbuki “Birinin hatası ile diğerini suçlamak zulümdür.”
2. Üstad Menderes’e “Uhuvvet-i İslamiyeyi ders verir.” Günümüz başbakanı ise kendisinden başkasını dindar görmediği için hiç kimse ile uhuvvet ihtiyacını hissetmemektedir. Hatta dindar ve demokratik bir tavır olmayan “Biz ve Ötekiler” gibi ayrıma tabi tutmakta ve diğer dindarlarla uhuvvete ihtiyacını hissetmemektedir.
3. Bir gemide on cani bir masum olsa o gemiyi batırmak zulümdür. Hatta on cani bir masum bulunsa yine batırılmaz. Adalet ve dindarlık bu iken maalesef Erdoğan bir menfaat ve iktidar kavgası ise binlerce masumların zararına rıza gösteriyor ve kendisini haklı görüyor. Bu ise dindarlıkla izah edilemez. Ancak dini istismar eden münafıkların yaptığını yapmış olur.
4. Üstad millete hizmet etmeyi ders veriyor. “Kavmin efendisi ona hizmet edendir” diyor. Hizmet karşılıksız olur ve partizanca olmaz. Art niyet ve adam kayırma hizmeti hizmet olmaktan çıkarır, zulme dönüştürür. Menderes herkese hizmet etti. Doğrudan dine hizmet etti. Bu nedenle “namaz kılmasa” da dindardır. Ama adam ayıran ve partizanlık yapan, milletin malını ve vergilerini herkesin hizmetine ve kamuya değil de belli kesime aktaran, milletten alıp belli kesime kanalize eden ise “hırsızdır ve haindir.” Kendi malından fedakarlık cömertliktir, milletin malından olsa ihanettir. Hain ise dindar olamaz. Dolayısıyla bu hükümet dindar değildir.
5. Adnan Menderes namaz kılmasa da "İslâmiyet'in ve dinin îcablarını yerine getireceğiz" demiş ve dindar olduğunu göstermiştir. Ezanı aslına çevirmiş, din derslerini mekteplere koymuş, İmam-hatipleri, Kur’an Kurslarını ve İslam Ensititülerini açmıştır. Eroğan 8 senedir iktidardadır. DP ve AP ve DYP’nin bu konuda yaptıklarına ne ilave etmiştir? "İslâmiyet'in ve dinin îcablarını yerine getireceğiz" diyebilmiş midir ki dindar olsun? Ancak dindarlar büyük bir yanılgı ile AKP’ye ve Erdoğana destek oldukları ve o da dindarların desteğini aldığı için biz hayalen dindar görmek istiyoruz. O kadar. Gerçek ise bu değildir. Siyaseten taraflı bakanlar ve dindar bir hükümet olsun isteyenler maalesef yanılarak AKP hükümetini dindar görmek istedikleri için dindardır diyorlar. Akıllı bir insan buna aldanmaz.
6. “Üstad harici düşmanın tecavüzünde dâhili adavetleri unutma” dersini vermiştir. Hükümet ne yapmaktadır? Haricin menfaati ve rızası için dâhili düşmanlıkları körüklemektedir. Bu mu dindarlıktır. Üstad ne dersi vermişse bunlar tersini yapmaktadır. Hangi İslam ülkesine gitmiş ise orayı karıştırmıştır. Bir de utanmadan ben onları yönetiyorum ve akıl veriyorum diyor. Bu mudur “İslam Birliğini” sağlamak?
7. AKP ne dindardır ve ne de Demokrat’tır. Ancak bunları istismar etmektedir. İktidar olmak için ne lazım? Bu millet neyi yutar? Onun dersini iyi almışlar. Baktılar mağduriyet edebiyatı iyi oy getiriyor iki seçim bunu yaptılar. Sonra 12 Eylül ihtilaline karşı çıkmak iyi pirim yapıyor. Bunu gündeme getirdirler. Ne oldu. Kenan Evrene 12 Eylülü müdafaa imkânı verdiler. Ne diyor adam. Ben haklıyım, pişman değilim, yine yaparım. TSK İç hizmet Kanunu 35. Maddesi bana bu yetkiyi verdi. Yaptığım yasaldır. Yine yaparım. Ne yapacak şimdi AKP ve Yargı ne yapacak? 35. maddeye dayanarak yapmış. Yani yasal. Peki, CHP 35. maddeyi kaldıralım diye TBMM ye teklif verdi AKP reddetti. Bu durumda samimi olmadığı ortaya çıktı. 1960 ihtilali 12 Mart ve 28 Şubat konusuna ise girmemeyi tercih ederek bir başka iki yüzlülük göstermekte. Girecek olsa da muhatabı ihtilalciler yerine DEMİREL olmaktadır. Maalesef. Bu da ikinci bir samimiyetsizliktir. Anayasa ile iyi oy getiriyor. Onun için bu seçimde Anayasa üzerinden gidiyor. Gerçekte böyle bir niyeti de gayreti de yok…
Burada “dindarlıktan” çok dini istismar ve din üzerinden siyaset var. Zaten seçim meydanlarında da onlar dinsiz, dine karşı mücadele etmişler, biz dindarız reklamı vardır. Bu ise Bediüzzaman’ın en çok sakındırdığı şeydir.
Dindarlık Allah’tan korkmak ve din lehinde çalışmaktır. Siyasette dindarlık adalet ve hakkaniyete riayettir, haksızlık ve zulümden sakınmaktır. Siyasette dindarlık namaz ve oruç değildir. Bu ibadetler ferdi sorumluktur, içtimai sorumluluk değildir. Bu sebeple siyasilerin dindarlığı namaz, oruç ve hac ile ölçülemez. Bu bizi yanıltmaktadır…