Peygamberimiz (asm) “İki günü müsavi olan, ziyandadır” buyurur. Bu her gün biraz daha gayret etmek ve daima ilerlemek için çalışmayı gerektirir. Müslümanın boş geçireceği bir günü olmamalıdır. Zira o sadece dünya hayatını düşünmüyor, ahireti ve ebedi hayatı da bu dünyada kazanmak için çalışmaktadır.
Dale Carnegie / M. Ali KAYA
“Üzüntüsü az olanın ömrü uzun olur.” Hz. Ali (RA)
Başlangıç
Bediüzzaman Said Nursi hazretleri “Zaman, İslam fedaisi olmak zamanıdır” der. Fedakarlık olmadan hiçbir şey olmaz. Fedakarlık ise şahsi menfaati terk etmekle mümkündür. Günümüzde insanlar hep parayı ve menfaati düşündükleri için fedakarlık duyguları gelişmiyor ve kaliteli işler ve Allah için yardımlar yapılmıyor.
Peygamberimiz (asm) “İki günü müsavi olan, ziyandadır” buyurur. Bu her gün biraz daha gayret etmek ve daima ilerlemek için çalışmayı gerektirir. Müslümanın boş geçireceği bir günü olmamalıdır. Zira o sadece dünya hayatını düşünmüyor, ahireti ve ebedi hayatı da bu dünyada kazanmak için çalışmaktadır. Bu çalışma ve gayreti de Allah’a güvenerek olmalıdır. Ne demişler “Tevekkül güvenenin, korku inananın, ilerlemek ise, şükredenin halidir.” Yüce Allah Kur’an-ı Kerimde “Kitaba sarılanlar ve namazı gereği gibi yerine getirenler var ya, o iyilik edenlerin mükafatlarını hiçbir zaman zayi etmeyiz.” (A’raf, 7:170.) buyurur.
Fransızlar “Chageu chose et sa place” “Her şey yerli yerinde olmalı” derler. Her şeye o şeyin önemi kadar değer vermek gerekir. Dünya ahiretin tarlasıdır, ebedi bir hayat olmazsa bu dünya hayatının da bir değeri olmaz. Bu durumda ahireti esas alıp ona göre çalışmak gerekir. Peygamberimiz (asm) “Allah ahiretine çalışanlara dünyayı verir, ama dünyasına çalışanlara ahireti vermez” buyurmuşlardır. Bunun için Peygamberimiz (asm) “Bedenen hafif, mizanda ağır üç şey: Susmak, güzel huy, malayaniyi terk etmek” demiş ümmetine yol göstermiştir.
Başarı üstün bir gayret ve cesaretle çalışmaya bağlıdır. Yavuz Sultan Selim “Cesaret insanı zafere, kararsızlık tehlikeye, korkaklık ise insanı ölüme götürür” demiş ve cesaretle hareket ettiği için “İslam Birliğini” sağlamış, İran, Irak, Suriye, Hicaz ve Mısır’ı fethederek tüm İslam dünyasına hakim olabilmiştir.
İnsanın hayatı bir gündür, o da bu gündür. Hz. Ali (ra) “Dünün geçti, yarının belli değil. O halde bugünü ganimet bil. Bugünü değerlendir” buyurmuşlardır. Zira günü değerlendirmek ömrü değerlendirmektir. Bugünü dolu dolu yaşamak bütün ömrünü değerlendirmek demektir. Bu sebeple asla “Bana ne!” dememeli ve gayretli olmaya çalışmalıdır. Atalarımız “Vazife başından ayrılan bir nefer, bazen bir bölüğü, bir alayı, bir orduyu tehlikeye atar” demişlerdir.
Gayretli olmak bugünü yaşamak ve bugünü değerlendirmek demektir. Bediüzzaman “Gayretin ne derece değerli bir şey olduğunu bilmiş olsaydınız bir dakikanızı boşa geçirmezdiniz” demiştir.
Bu kitaptan nasıl faydalanabiliriz?
1. Kitaptaki meseleyi öğrenmeye derin bir arzu.
2. Her bölümü dikkatle iki defa okuyun.
3. Okurken sık sık durun ve düşünün. Mühim fikirlerin altını çizin.
4. O kitabı sık sık gözden geçirin.
5. Okuduğunuzu her fırsatta tatbik edin.
6. Prensiplerinize uymadığınızı söyleyeni mükafatlandırın. (bir dolar gibi...)
7. Yaptığınız ilerlemeyi haftalık kontrol ediniz.
8. Bir hatıra defteri tutunuz ve hatalarınızı yazınız.
Bernard Shaw “Bir adama rasgele bir şeyi öğretmeye kalkışırsanız, hiçbir şey öğrenemez...” demiştir. Öğrenme isteği olmalı, öğrenmek için de geçerli bir sebebiniz olmalıdır. Birine bir şey öğretmek istiyorsanız onun merakını tahrik etmeli ve öğrenme isteği doğurmalısınız. Faydalı öğrenme böyle gerçekleşir.
ÜZÜNTÜ HAKKINDA BİLGİLER
Gün geçmez, bölmelerde yaşayın
Tomas Carlyle “Başlıca vazifemiz, uzaktaki belirsiz şeyleri değil, elimizde belli olanı yapmaktır” der. Hayatımız içinde bulunduğumuz andır. Ne demişler? “Hayat bir gündür, o da bu gündür.” Bediüzzaman “Hayat zannettiğin halat, yalnız bulunduğun andır” der. Anı değerlendiren günü ve ömrü değerlendirmiş olur. Öyle ise;
“Her sabah Allah’a bugün için dua et. Bugün yaşayacağın şekilde hareket et. Himmet ve gayretini bugün için topla. Geçmişi ve geleceği unut.” Hz. İsa (as) Yarını düşünme!” yani, “yarını merak etme” demiştir. Yarını elbette düşünmeli. Bu düşünme, plan yapmak, hazırlanmak şeklinde olmalı. Fakat merak etmemeli. Bediüzzaman hazretleri “Güzel gören güzel düşünür, güzel düşünen hayatından lezzet alır” der. Güzel düşünmek için güzel hayaller ve buna ulaşmak için de planlar yapmak gerekir. Allah’ın planı kaderdir ve Allah plan program yaparak geleceği planlayanlara yardımcı olur.
Amiral Ernest J. King dedi ki: “En iyi erlere en iyi teçhizatı verdim. Bana en iyi görünen talimatları da verdim. Elimden başka bir şey gelmez...” ve devamla, “Bir gemi batarsa tekrar yürütemem. Batacaksa tutamam. Dünkü işleri için üzülmektense, yarınki işler için uğraşırım. Vaktimi daha iyi kullanırım. Hem böyle şeylere kapılırsam, uzun zaman dayanamam” der.
İyi düşünmek sebep ve neticelerle alakalı olup, mantıki, yapıcı planlarla uğraşır. Fena düşünmek ekseri yorgunluk ve sinir bozukluğunu verir. İşlerin ne kadar çok olursa olsun, birer birer yapmalısın. Kum saatinin taneleri gibi birer birer. Biri bitmeden diğerine başlamamalısın.
Robert Louis Stevens “Herhangi bir insan yükü ne kadar ağır olursa olsun, onu geceye kadar taşıyabilir. Herhangi bir insan, işi ne kadar ağır olursa olsun, on bir günde yapabilir. Herhangi bir insan, güneş batıncaya kadar sabırlı, muhabbetli, temiz bir hayat yaşayabilir. Hakikatte hayatın manası bundan ibarettir” demiştir.
Evet, “Akıllı bir insan için her gün yeni bir gündür.” Hayat yaşadığımız andadır, her günün bünyesindedir. Fakat bunu geç öğreniyoruz. Hep yarın diyoruz. Çocuk, “büyüdüğüm zaman” der, büyük, “evlenince” der. Ve, zaman gelip, geçer. Bunu önlemek için Peygamberimiz (asm) “Yarıncılar helak oldu” buyurur. “Yarıncılar kimdir” sorusuna karşı, “Yarıcılar, tövbeyi yarına bırakanlarıdır” buyurmuştur. Öyle ise ne duruyoruz, bugünden yapmaya başlamalıyız.
Her şey değişir, yalnız “değişme kanunu” değişmez. Ve Heraklitus “Aynı nehre iki defa giremezsiniz...” Nehir her saniye değişir. İçine giren insan da öyle... Hayat sonsuz bir değişmedir. Öyle ise, günümüzü, haftamızı ve yıllarımızı yapacaklarımız ile planlayarak “Bugünün işini yarına bırakmadan” yapmalıyız.
Bir Romalı atasözü: “Corpe diem...” yani, “Bugünü sıkı tut...”
Sabaha Selam
Bak bugüne;
Bu kısa müddet içinde.
Senin mevcudiyetinin bütün hakikatleri gizlidir.
İnkişaf saadeti,
Çalışmanın şan ve şerefi,
Muvaffakiyetin ihtişamı...
Zira, dün bir rüyadan ibarettir.
Yarın ancak bir hayaldir. Fakat bugün iyi yaşanırsa,
Dünlerin her birini bir saadet rüyası...
Ve yarınlardan her birini bir saadet, bir ümit hayali kılar.
Şu halde bugüne iyi bak!
Sabahın selamı budur.
Sorular
1. İstikbal için üzülmekle veya “ufkun ötesinde bir gül bahçesi hasretiyle” bugünü yaşamamaya, geciktirmeye istekli miyim?
2. Maziyi hatırlayarak bugünü zehirliyor muyum?
3. Sabah kalkınca, o günü sımsıkı tutmaya istekli ve azimli misiniz?
4. Her günü değerlendirerek hayattan daha çok istifade edebilir miyim?
5. Bunu yapmaya ne zaman başlamalıyım? Haftaya mı? Yarın mı? Bugün mü?
ÜZÜNTÜYÜ YENMENİN EN KOLAY YOLLARI
İçinde bulunduğumuz vaziyeti korkusuz ve hilesiz tahlil etmeliyiz. “Başarısızlığın en fena neticesi ne olabilir?” Olabilecek en fena neticeye katlanmaktan çekinmemeliyiz. O andan itibaren en fena neticeyi düşünerek onu düzeltmeye sükunet içinde vaktini hasretmek gerekir.
Peygamberimiz (asm) “İbadet cihetinde kendinden yukarıya, dünya cihetinde kendisinden aşağıya baktığı ölçüde mutlu olursun…” buyurur. “Willins H. Carier “Üzüntünün en fena tarafı, dikkati bir noktaya teksif etmeye engel olmaktır” der.
Çinli Filozof “Hakiki fikir selameti, en fena neticeleri kabul etmekle meydana gelir” demiştir. Öyle ise kendinize sorun!
a) Mümkün olan en fena netice nedir?
b) İcap ederse, kabul etmeye hazırlanın.
c) Sonra onu düzeltmeye sükunetle başlayın...
Üzüntü Hakkına Esaslı Bilgiler:
Dr. Alexis Carrel “Üzüntü ile mücadele etmesini bilmeyen iş adamları genç ölürler” demiştir. Dr. Joseph F. Montagn da “Mide ülseri yapan, yediğiniz şeyler değil, sizi yiyen şeydir” demiştir. Palton “Hekimlerin yaptığı en büyük hata, ruhu tedavi etmeden önce bedeni tedaviye teşebbüs etmeleridir. Halbuki, ruh ve beden biridir, ayrı ayrı muamele görmemelidir” der.
İnsana en fazla istirahat ve taze hayat veren kuvvetler; sağlam bir inanç, uyku, çalgı ve gülmektir. Allah’a inanınız, güveniniz. İyi uyumayı öğreniniz. İyi müzik dinleyiniz. Hayatın tuhaf tarafını görünüz. O zaman, sıhhat ve saadet nasibiniz olur.
William James “Günahlarımızı Allah affeder, fakat sinir sistemimiz hiç affetmez” demiştir. Kalp hastalığı, mide ülseri, şeker hastalığı akrabadır ve üzüntünün neticesidir. Üzüntü; yüksek tansiyonu besler, romatizma yapar, nezleye sebeptir, tiroit bezinin düzenini bozar, diş çürümesi, saç dökülmesi yapar ve aşırı üzüntü intihara yol açar.
Ayrıca üzüntü, yüz güzelliğini bozar, rengi soldurur. Kaşlar çatılır, yüz ifadesi ekşileşir. Saçları ağartır. İsillik, iltihap, sivilce gibi her çeşit yüz hastalığını doğurur. Dr. Alexis Carrel “Modern bir şehrin kargaşalığında içini ferah tutanlar, sinir hastalığından muaftırlar “demiştir. Dale Carnegie “Bence insana en çok gayret veren özellik şudur: İnsan, şuurlu bir çalışma ile hayatını yükseltebilme hususunda, inkar edilemez bir kabiliyete maliktir. İnan hülyaları peşinde emniyetle yürür ve hayal ettiği hayatı yaşamaya çalışırsa, alelade zamanlarda umulmayan başarılar ile karşılaşır” demiştir.
Üzüntüyü Tahlil Etmek
Rudyard Kapling “Ben, altı namuslu hizmetçi kullanmaktayım. Bütün bildiklerimi onlar bana öğretmiştir: İsimleri; ne, niçin, ne zaman, nasıl ve kim ile nerede...” der. Bu sorulara verilecek doğru cevaplar size çok şey öğretir ve sizi üzüntüden sıkıntıdan korur. Dekan Hawken “Olayı ve özelliği tarafsız ve objektif bir yolda kavramalısınız” demiştir.
Charles Kettering “İyi açıklanmış bir mesele, yarı yarıya halledilmiş demektir” der. O halde meseleleri iyi araştırmak, tahlil etmek ve ders çıkarmak boşu boşuna düşünerek üzüntü çekmekten çok daha iyidir. William James “Bir defa karar verilip tatbiki icap etti mi, neticesi hakkında her türlü mesuliyeti ve merakı unuturuz” der.
Öyle ise kendimize soralım:
1. Niçin üzülüyorum? Düşünmeliyim.
2. Ne yapabilirim? Planlamalıyım.
3. Yapacağım nedir? “Şudur” diye kesinleştirmeliyim.
4. Bunu yapmaya ne zaman başlayabilirim? Hemen başlamalıyım.
Faaliyete geçmek oturup kara kara düşünmekten sizi kurtarır, üzüntünüzü giderir.
İşinize ait üzüntülerinizin %50’sini nasıl yok edebilirsiniz?
1. Mesele nedir?
2. Meselenin sebebi nedir?
3. Meseleyi halletmek içi mümkün görülen bütün çareler nelerdir?
4. Sizin teklif ettiğiniz hal çaresi nedir?
Bütün bunlar tahlil edilirse, üzülecek önemli bir sebep olmadığı ortaya çıkabilir. Pek çok üzüntülerimiz, vehim ve hayallerimizin ürünüdür. Pek çok kavgalar, hiç önemli olmayan basit ve küçük sebeplerden dolayıdır. Süleyman Demirel “Meseleyi mesele yapmazsanız mesele kalmaz” demiştir.
Meşguliyetle Tedavi Metodu
Üzüntüden ve sıkıntıdan kurtulmanın çaresi “meşgul olmak”tır. Çünkü bir insan bir anda iki işle meşgul olamaz. Churchill “Fazla meşgulüm, üzülmeye zamanım yoktur” demiştir.
Tennyson da “Faaliyet içinde kendimi göremezsem, yeis içinde helak olurum” der. Evet Fiziğin temel kanunun şudur: “Tabiat boşluktan nefret eder.” Tabiat boşluk kabul etmez. İmam Şafi “Siz nefsinizi hayırlı işlerde çalıştırıp yormazsanız, o sizi şerli işlerde çalıştırıp yorar” demiştir.
Sıkıntıdan kurtulmak, üzüntüyü yok etmek ve başarılı olmak istiyorsanız gaye ve amaç sahibi olmalı ve bunun için harekete geçmeli ve çalışmalısınız. Bediüzzaman “Gaye-i hayal olmazsa, nisyan veya tenasi edilirse ezhan enelere döner etrafında gezerler” buyurur. Evet, insanın amacı ve hedefi olmazsa kendisi ile meşgul olur ve yaptıklarının doğru olduğunu savunmaya ve kendisini müdafaa etmeye başlar ve enaniyeti güçlenir, bencil bir insan olur. bunun için Amiral Byrd “Gayesiz günler daima dağılarak, eriyerek nihayet bulunur” demiştir.
Bernard Shaw “Bedbaht olmanın sırrı “mesut muyum, değil miyim” diye merak ederek vakit geçirmekten ibarettir” demiştir.
Kuruntuya Kapılmayın
Disraeli “Hayat çok kısa olduğu için değeri büyüktür” demiş Perikles de “Geçin efendiler, ehemmiyetsiz şeylerle fazla vakit kaybediyor, çok meşgul oluyoruz” demiştir.
Bir ağaç vardı. 4 asır boyunca büyük fırtınalara ve yıldırımlara dayandı. Nihayet küçük ağaç kurtları içine girmeye başladı ve ağaç kemirilerek devrildi. İşte kuruntu o ağaç kurtları gibidir. Öyle ise; ehemmiyet vermeyip, uzatmamamız icap eden şeylerin bizi altüst etmesine müsaade etmeyelim. Unutmayalım ki, “hayat çok kısa olduğu için değeri büyüktür.”
İhtimaller Kanunu
Kayıtlara bakalım. Kendi kendimize soralım: “Şu üzüldüğüm vakıanın hiç vuku bulmamasına ihtimaller kanunu gereğince ne kadar ihtimal var?” Bediüzzaman der ki: “Yüzde yirmi-otuz-kırk ihtimalden bir ihtimal havf etmek, evhamdır, hayatı azaba çevirir.”
Kural-1: “Önü alınmayan şeylerle iş birliği yapınız.”
William James “Bu böyledir, başka türlü olmaz” deyiniz. Öyle olmasına razı olunuz. Olana razı olmak, herhangi felaketin neticelerini önlemeye doğru atılan ilk adımdır.
Hz. İsa (as) “Cennet mülkü içinizdedir” der. Evet, insan düşüncelerinin ürünüdür ve nasıl düşünüyorsa öyledir. Ameller de niyetlerin sonucundur, neye niyet ediyorsanız ona göre sonuçlanır. Öyle ise önce düşüncelerimizi ve niyetlerimizi güzelleştirmemiz gerekir.
Epiktetos demiş ki: “Yeryüzünde her derdin çaresi ya vardır, ya yoktur. Eğer varsa bulmaya çalış, eğer yoksa ehemmiyet verme hiç.”
Bediüzzaman “Çaresi bulunan şeyde acze, çaresi bulunmayan şeyde cezaa kapılmamak gerektir” der. Çaresi bulunmayan şey için bağırıp çağırmaya, yanıp yakılmaya gerek var mıdır? Bu durumda onu kabullenmekten ve “Kazaya rıza ve kadere teslim olmaktan” daha güzel ne olabilir. Peygamberimiz (asm) “Kadere iman eden kederden emin olur” buyurur. Kazaya rıza ve kadere teslim de Allah’ın iradesine teslim olmak ve Ona tevekkül etmek demektir ki bu da Allah katında rızasını kazandıracak en değerli bir ameldir.
Öyle ise “Mecbur olduğun şeye kolay tahammül etmeye çalış. Zorunlu şeylerle iş birliği yap” ve onlardan razı ol ki Allah da senden razı olsun…
Kaide-1: “Zararı kes” yani, “zararın neresinden dönersen dön, kârdır.”
Her zaman yaşayışımız itibariyle fena olan şeylere fazla para sarf etmeye istekli olursak olalım, kendimize şu üç öğüdü verelim:
1. Bu üzüldüğüm şeyin hakiki değeri nedir?
2. Bu zararın neresinden dönebilirim?
3. Bu düdüğün değeri nedir? Şimdiye kadar değerinden fazla mı verdim?
Abraham Lincoln der ki: “Bir insan bana hükmetmekten vazgeçerse, onun aleyhine olan maziyi hiç hatırlamam.”
Kaide-2: “Talaş biçmeye uğraşmayın” (O zaten biçilmişin artığıdır.)
Maziden istifade etmek için dünyadan bir tek yol vardır. Geçen hatıralarımızı sükunetle tahlil etmek, ibret almak ve unutmaktır. Zira, “dökülen süte ağlanmaz” Bir, “dereyi görmeden paça sıvanmaz” veya “köprüye varmadan köprüyü geçmeyin” bu iki...
İçimizde odun biçen çoktur. Ama talaş biçilmez. “atılan ok, söylenen söz, geçen gün ve kırılan bardak geri gelmez. Atalarımız ne demişler? “Ölenle ölünmez.” Bediüzzaman da “Eski hal muhal. Ya yeni hal veya izmihlal!” demiştir.
Mevlana’nın “kuşun tavsiyeleri” adlı hikayeciği bu konuda manidardır.
Emerson der ki: “Bir adam bütün gün ne düşünüyorsa, o adam odur.” Evet Marcus Flurelius’un dediği gibi “Hayatımızın aslını, düşüncelerimiz tespit eder.” Bu konuda Epiktetos ne güzel demiştir: “Zihnimizden yanlış düşünceleri çıkarmak, bedenden urlar, çıbanları çıkarmaktan daha mühimdir.”
Montaigne “İnsanı en ziyade inciten vakıalar değil, vakıalar hakkındaki fikirlerdir” der. Carnegie de “Şayet neşeniz kaçmışsa, neşeli imişsiniz gibi davranın. Otomatikman neşeniz yerine gelir” demiştir.
Sonuçta Bediüzzaman’ın dediği gibidir. “Güzel gören güzel düşünür, güzel düşünen hayatından lezzet alır.” Kainata iman gözü ile bakılmalıdır. Zira iman insanı insan eder, belki de insanı sultan eder. James Allen’in dediği gibi “İnsan ancak düşüncelerini yükseltmek suretiyle yükselir, galip olur, muvaffak olur.”
Gaye ve Hedef “Yalnız Bugün” Olmalıdır
Hz. Ali (ra) “Dün geçti, yarın ise belli değil. Öyle ise elinde olan bugünü değerlendirmeye bak” demiştir. Bediüzzaman “Hayat zannettiğiniz halat, yalnız bulunduğunuz andır” buyurarak anı değerlendirmek lazımdır.
Genel Kurallar:
1. Yalnız bugün için mesut olacağım. Abraham Lincoln “İnsanların çoğu aşağı-yukarı kendi karar verdikleri kadar mesutturlar” der.
2. Yalnız bugün için her şeyi kendime uydurmaya çalışmayacağım.”
3. Yalnız bugün için sıhhatli yaşayacağım.
4. Yalnız bugün için zihni egzersiz yapacağım. Faydalı şeyler öğreneceğim. Zihnen uyanık olacağım.
5. Yalnız bugün için ruhuma üç türlü idman yaptıracağım.
a) Kendimi belli etmeden birine iyilik edeceğim.
b) İstediğim şeyden en az ikisini yapacağım.
c) Fenalık dediğimizin çoğu... ekseriyâ kuvvetli ve tesirli bir iyiliğe çevirebilir. Bunun için yeisten ümit haline geçip nefisle mücadele etmek kafidir.
6. Yalnız bugün için güler yüzlü olacağım.
a. İyi giyineceğim,
b. İyi görüneceğim,
c. Yavaş konuşacağım,
d. Nezaketle hareket edeceğim,
e. Çok methedip, az tenkit edeceğim,
f. Hiçbir şeyde kusur bulmayacağım,
g. Hiçbir kimseyi terbiye ve ıslah etmeye kalkışmayacağım.
7. Yalnız bugün için bütün hayatımın meseleleri ile uğraşmamam için, ancak bu günü yaşamayı düşüneceğim.
8. Yalnız bugün için bir programım olacak. Her saat ne yapacağımı yazacağım.Tatbik etmezsem bile üç cihetten faydasını görürüm.
a. Aceleden,
b. Kararsızlıktan,
c. Boş vakit harcamadan kurtulurum.
9. Yalnız bugün için yarım saat istirahat edeceğim ve bu yarım saatte Rabb’imin icraat-ı Rububiyetini tefekkür edeceğim.
10. Yalnız bugün için korkmayacağım, çalışacağım...
Neşeli düşünün, neşeli davranın, kendinizi neşeli hissedersiniz. Epiktetos “Biri çıkar da, bir kimsenin seni yerdiğini söylerse, ileri sürüleni yalanlamaya kalkma. Yalnız şu cevabı ver: ‘Bunu söyleyen şüphesiz başka eksiklerimi bilmiyordur. Bilseydi, sadece bunu söylemekle kalmazdı.” Konfüçyüs “Öfkelenmeyen insan aptaldır, fakat öfkelenmeyen insan akıllıdır.” “Düşmanlarımızı affedip unutmanın en emin yolu, kendimizi yüce gaye ve hedefler için çalışmaktır. Nefsimize boş vakit bırakmamamızdır.” Laurance Janes “Kavgaya vaktim yok, teessüfe vaktim yok. Hiçbir insan, kendisinden nefret edecek kadar alçalmaya beni zorlayamaz.”
İntikam Almanın Yarı Fiyatı
Life Mecmuasında şöyle bir ifade vardı: “Yüksek tansiyonlu insanların seçkin vasıfları kin’dir. Kin, müzminleşirse, arkasından yüksek tansiyon ve kalp müzminleşir.” Bunun için Shaksperare “Düşmanlarınız için yaktığınız ocağı, kendinizi yakacak kadar kızdırmayınız” der. Atalarımız da “Keskin sirke küpüne zarar verir” demişlerdir.
Hz. İsa (as) İncil’de “Düşmanlarınızı seviniz” der. Dale Carnegie “Biz düşmanlarımızı sevecek kadar saygıdeğer insanlar olmayabiliriz. Fakat kendi sıhhat ve selametimiz için, hiç olmazsa onları affedelim ve unutalım” demiştir.
Bunun için A. Lincoln “Hiçbir kimseyi yaptığından dolayı methetmemeli ve hiçbir kimseyi yaptığı veya yapamadığından dolayı tenkit etmemeli. Çünkü, hepimiz, insanları oldukları gibi ve ebedi olacakları gibi kalıba sokan şartların, hallerin, muhitin, terbiyenin, kazanılmış adetlerin, irsiyetlerin mahlukuyuz” der.
Netice olarak intikam almaya uğraşmayacağız. Sevmediğimiz insanları düşünmek için bir dakika zamanınızı ayırmayacağız. O zaman daha mutlu ve huzurlu oluruz.
Huzurlu ve Mesut Olmanın Yedi Yolu
Konfüçyüs “Öfkeli bir insan, daima zehir ile doludur.” Dr. Samuel Jhanson “Nimetşinaslık büyük bir kültür mahsulüdür. Kaba insanların arasında bulunmaz” demiştir. “İnsanların minnetkar olmalarını unutmaları tabiidir. Eğer minnettarlık bekleyip durursak, çok kalp ağrılarına namzediz.” Aristo “İdeal adam başkalarına iyilik etmeden hazzeder. Fakat başkaları kendisine iyilik ederse, mahcup olur. Çünkü iyilik yapmak üstünlük alametidir, halbuki iyilik kabul etmek, aşağılık alametidir.”
Saadet bulmak istersek, minnetkârlığı yahut nankörlüğü düşünmekten vazgeçelim. Allah için verelim. Shakespeare “Evlat nankörlüğü yılan dişinden daha keskindir” der.
a) Nankörlüğe üzüleceğimize, onu bekleyelim. Hz. İsa (as) bir günde on cüzzamlıyı iyi ettiği halde, yalnız biri teşekkür etti. Hz. İsa’dan (as) daha fazla şükran bekleyebilir miyiz?
b) Saadet bulmanın yolu, şükran beklemek değil, Allah için vermektir.
c) Unutmayalım ki, minnetsizlik bir kültür meselesidir. Çocuklarımızın minnetşinas olmalarını bekliyorsanız, istiyorsanız, öyle yetiştiriniz.
Elinizdekini bir milyon dolara verir misiniz?
Sahip olduğunuz şeylerin kıymetini biliniz ve şükrediniz. İnsan, içeceği kadar tatlı su, karnını doyuracak kadar yemek bulsa, hiçbir şeyden şikayet etmemelidir.
Düşün!... Şükret!...
Ayakkabılarım yok derken,
Ayaksız bir adam gördüm...
Halime şükrettim…
Atalarımız der ki “Allah beterinden saklasın, beterin de beteri vardır.”
Dr. Samuel Jhanson “Her vakanın daha güzel cihetine bakmak adeti yılda bin liradan fazla eder” demiştir. Logan Pearsel Shimith “Hayatta gaye edinilecek iki şey vardır: evvela istediğine nail olmak, sonra da zevk almak. Sonuncusuna ancak insanların akıllar nail olur.”
“Dünyanın en iyi doktoru: Dr. Perhiz, Dr. Neşe, Dr. Rahattır.” Nitekim Hipokrat hastalanınca talebelerini toplamış ve “Ben size üç doktor tavsiye edeceğim. Onlara danışırsanız hasta olmazsınız demiş. “Nedir?” demişler. “Dr. Neşe, Dr. Perhiz ve Dr. Hareket” demiştir.
Kaide-3: Size ihsan edilmiş olan nimetleri sayın, dertleri saymayın.
Kendinize dönün. Kendinizi bulun. Unutmayınız ki, dünyada size benzer kimse yoktur. Ne olursanız olun, kendi benliğinizi muhafaza edin. Bu mesele tarih kadar eski ve insan hayatı kadar üniversaldır.
Angelo Parti “En bedbaht adam bedenen ve ruhen haiz olduğu şahsiyetten başka bir şahıs, başka bir şey oma hasretini çeken insandır” der. Sam Woold “Tecrübem bana gösterdi ki, kendilerini başka türlü gösteren insanlardan bir an evvel sıyrılmak en emin yoldur” demiştir.
William James “İş isteyenlerin yaptıkları en büyük hata, benliklerini muhafaza etmemeleridir. Tamamıyla samimi olacakları yerde, çok kere sizin istediğinizi zannettiği cevapları verirler. Bunun faydası yoktur. Kimse, fonograf istemez. Kimse kulp akçe istemez. Olmanız icap edene nispeten ancak yarı uyanığız. Bedeni ve ruhu vasıtalarımızın ancak üçte birinin küçük bir kısmını kullanmaktayız. İnsan kendi hududunu pek içine girip yazar. Sahip olduğu pek çok istidadımızı kullanmamaktayız” demiştir.
Dikkat etmek lazım! “İnsan döllenirken üç yüz bin milyarda bir ihtimal ile şahsiyet sahibi olur. Öyle ise, kendi şahsiyetini geliştir. Falanı taklit edersen, ikinci derece bir falan olursun. Ama kendi şahsiyetini geliştirirsen, birinci derece bir kişi olursun.”
Ne demişler? “Başkalarının izinden gidenler kendileri iz bırakmazlar.”
Şiir:
“Dağ tepesinde bir çam olmazsan, vadide bir çalı ol!
Fakat, dere kenarındaki küçük ama en güzel sen olmalısın.
Ağaç olmazsan çalı ol. Çalı olmazsan bir ot parçası ol, bir yola neşe ver.
Bir mis çiçeği olmasan bir saz ol,
Fakat, gölün içindeki en canlı saz sen olmalısın.
Hepimiz kaptan olamayız, fakat tayfa oluruz.
Burada hepimiz için bir şey var.
Yapılacak küçük işler, büyük işler var.
Yapacağımız iş, bize yakın olan iştir.
Cadde olmazsan patika ol.,
Güneş olmazsan yıldız ol.
Kazanmak veya kaybetmek, ölçüde değildir,
Sen her ne isen, onun en iyisi ol!..
Kaide-4: Başkalarını taklit etmeyelim. Biz, biz olalım, kendimizi bulalım.
Limonun Varsa Limonata Yap
Ruhiyatçı Alferol Aoler insanı tarif ederken: “Nakısı zaide (eksiye-artıya) çevirebilen, çevirmek istidadındaki hususiyetidir” der.
İki adam hapishane penceresinden baktı. Biri yıldızları gördü, diğeri çamuru... Hz. İsa (as) “En iyi olan şeyler, güç olan şeylerdir” demiştir. Harry Emerson Fosdicle “Hayat eğlenceden ibaret değildir. Hayat, daha ziyade zaferden ibarettir” demiştir. Zafer ise çalışkan ve gayretli insanların kaderidir.
William Bolitho “Hayatta en mühim şey, kârını sermayeye ilave etmek değildir. Bunu herhangi bir aptal yapabilir. Gerçekten mühim olan şey, zarardan istifade etmektir. Bunun için zeka lazımdır. Akıllı ve aptal arasındaki fark budur” demiştir. bunun için Neirzche “Yoksulluğa dayanmak kafi değil, onu sevmelidir” der.
William James “Bizim noksan ve kusurlarımızın bize umulmadık yardımı oluyor” der. Alferd Adler, melankoli hastalarına şunu derdi: “Melankoli, başkalarına devamlı bir öfke, kendine acındırma ve başkalarına acındırma halidir.” Bundan kurtulmak için her gün bir kişiyi memnun edin, memnun etmeye çalışın. Başkalarına yardım edin: Peygamberimiz (asm) “Hayır işlemek, başkalarının yüzünü güldüren bir iş yapmaktır” buyurmuştur. Güzel ahlakı da “Güler yüzlü olmak ve hiç kimseye kötülük etmemektir” şeklinde tarif etmiştir.
Saadet Saridir, Verirken Alınır
Sinir hastalıklarının çoğu ruhanidir, tıp ilmine göre muayyen bir hastalık olmayıp hayatların manasızlığı ve boşluğundan ileri gelir. Benjamin Franklin “Siz başkalarına iyilik ettiğiniz zaman, başkalarından ziyade kendinize iyilik etmiş olursunuz” der. Çin’de bir Atasözü vardır “Size güller sunan elde daima biraz koku kalır” derler.
Kaide-5: Başkaları ile meşgul olmak suretiyle, kendinizi unutun. Her gün bir kişini yüzünü güldürecek bir iyilik yapın.
Genel Kurallar:
1. Zihinlerimizi selamet, sıhhat, gayret, ümit düşünceleri ile dolduralım. Çünkü hayatımızı yapan düşüncelerimizdir.
2. Düşmanlarımızı hiçbir zaman düşünmeyelim. Zira en çok zararı bize dokunur. “Eisenhower” gibi, “Sevmediğimiz insanları düşünerek bir dakikamızı bile zayi etmemeliyim.”
3. Nankörlüğü bekleyelim, yardımı Allah için yapalım, çocuklarımızı nimetşinas alıştıralım.
4. Nail olduğumuz nimetleri sayalım, dertleri değil!
5. Başkalarını taklit etmeyelim. Biz, biz olalım. Çünkü, “Haset cehalettir, taklit intihardır.”
6. Talih bize bir limon verse, limonata yapalım.
7. Başkalarına iyilik edelim.
Din ve Dua
William James “Şüphesiz üzüntünün başka bir ilacı din ve imandır” der. Francis Bacon “Az felsefe insanı dinsizliğe götürür, fakat felsefede derinleşmek insanın zihnini dine yaklaştırır” demiştir. Dr. A. A. Brill de “Gerçekten dindar bir insanda sinir illeti olmaz” demiştir.
Gerçek saadet din ve duadır. Saadet, imandadır.
Henry Ford “Benim inancıma göre işler, Allah’ın elindedir, onun iradesindedir. Benim reyime ihtiyaç yoktur. Benim inancıma göre, işler Allah’ın himayesindedir. O, her şeyi en güzel şekilde yapar. O halde, üzülecek ne var?” demiştir.
Dua etmek cesaret ve emniyetle düşünmeye yardım eder.
Hz. İsa (as) “İsteyin, size verilir. Arayın, bulursunuz. Kapıyı çalın, size açılır” demiştir. William James “Bizim Allah ile karşılıklı işimiz var. Kendimizi Allah’a teslim edince en derin kaderimiz yerini bulur.”
İnsan, kainatta yalnız değildir. Kur’an-ı Kerim “Nerede olursanız olun, Allah sizinle beraberdir” buyurur. Dale Carnegie “İnsanı dindar yapan, belli fikirleri aklen kabul etmek değildir, bekli kaidelere uyması da değildir. Belli bir ruha sahip olması, belli bir hayata katılmasıdır” der.
William James “Okyanus üzerindeki derin, azgın, coşkulu dalgalar, derin kısımlara dokunmazlar. Geniş ve derin hakikatlere el koyan bir insan için, şahsi talihin her dış görünüşündeki değişiklikler, nispeten ehemmiyetsiz görünür. Binaenaleyh, gerçekten dindar olan bir insan, sarsılmaz bir hoşgörü il doludur. O gün, olacak herhangi bir vazifeyi sükunetle bekler.”
Dua, derdimizi olduğu gibi sözlerle ifadeye yarar. Yalnız olmamak, yükümüzü bölüşmek hissi verir. Yapmaya doğu ilk adımdır. Bunun için Dr. Alexis Carrel “Dua, insanın vücuda getirebileceği en kuvvetli kudret şeklidir.”
Şöyle dua edin: “Allah’ım! Hakkımda en hayırlı olan nedir, bilmiyorum, fakat sen bilirsin. Bize en hayırlısını, rızana uygun olanını nasip eyle. Sevdiğin şeylerden bize ihsan et. Rızandan ayırma. Allah’ım! Bizi son nefesimize kadar iman ve Kur’an hizmetinde hayırlı vazifelerde istihdam et. Bizi nefsimize bırakma, her türlü kötülüklerden muhafaza et...” Amin!
TENKİTTEN ÜZÜLMEYİN
Tenkit edilmekten dolayı üzülmeyin. Ölü bir köpeğe kimse tekme atmaz. Meyveli ağaç taşlanır. Schopenhauer “Adi insanlar, büyük adamların hata ve kusurlarından büyük zevk duyarlar” demiştir.
Kaide-1: Unutmamalıyız ki haksız tenkit büyük bir iltifattır. Zira, meyveli ağaç taşlanır.
Haklı olduğundan emin isen, halk ne diyecek diye hiçbir zaman düşünme.
Eleana Rooselvelt “Her türlü tenkitten kurtulmak istiyorsan, Saksunya kasesi gibi rafta oturmaktan başka çare yoktur. Öyle ise, doğru olduğuna kalben inandığınız şeyi yapınız. Çünkü ne yaparsanız tenkit edileceksiniz. Yapsanız da, yapmasanız da size lanet ederle” der. Sen hak işinde sivrilirsen, tenkit edileceksin. Bu fikre alış ve “güldüm geçtim” de, gül, geç.
Görmüyor musun liderler nasıl tenkit ediliyorlar? Tenkitten korkan yola çıkmamalı. Demirden korkan arabaya binmemelidir. Bilmelisin ki “gemiler limanda emniyettedirler; ama gemilerin yapılış amacı bu değildir.”
İki şeyden kork, başka şeyden korkma! Biri Hak’tan, bir de haksız olmaktan... Başka şeyden korkma!
Kaide-2: Elinizden geleni mümkün olduğu kadar iyi yapınız. Sonra eski şemsiyenizi açın ki, tenkit yağmuru ensenizden aşağı akmasın.
Kendi kendinizi tenkit ediniz. Hatta bir dosya tutabilirsiniz. Yaptığınız hata ve aptallıkları not ediniz. Yanlışları yazınız, sonra kritiğini yapınız. Otokritik böyle yapılır. Napolyon “Düştüğümden dolayı kendimden başka kimse kabahatli, değildir. En büyük düşmanım, kendim. Feci akıbetim, felaketimin sebebi benim” demiştir. Elbert Hubbart “Her inan her gün hiç olmazsa, beş dakika aptallık eder. Akıllı olmak, bu haddi geçmemekten ibarettir” der.
Küçük adam, en küçük tenkide çıldırır. Akıllı adam, kendisini tenkit edenlerden, kendisi ile münakaşa edenlerden ibret alır. Walt Whitman “Yalnız sizi sevenlerden, beğenenlerden ve sayanlardan mı ders aldınız? Sizi reddedenlerden, karşı koyanlardan, yolunuzu kesenlerden büyük dersler almadınız mı?” der.
Başkaları sizi tenkit etmeden, siz kendinizi tenkit ediniz. İddialarınızı, fikirlerinizi ve durumlarınızı kontrol ve neticelerini tenkit ediniz. Etmeye de devam ediniz. La Rochefoucould “Düşmanlarımızın bizim hakkımızdaki fikirleri, kendi fikirlerimizden ziyade hakikate yaklaşır” demiştir.
Kaide-3: Yaptığımız aptallıkların kaydını tutalım. Kendimizi tenkit edelim. Madem ki kusursuz olduğumuzu iddia edemeyiz, E. H. Litte’nin yaptığı gibi “tarafsız, yardımcı, yapıcı tenkit” isteyelim.
Yorgunluk ve üzüntümüzü önlemek, kudretimizi ve maneviyatımızı yüksek tutmak için altı yol
S- Uyanıklık hayatına günde bir saat nasıl ilave edilir?
C- Yorgunluk, çok defa üzüntü yapar veya sizi üzüntüye hazırlar. Yorgunluk, nezle ile daha başka yüzlerce hastalığa karşı direnci kırar. Yorgunluk, korku ve üzüntünü tesirlerine karşı direnci kırar, azaltır. Yorgunluğu önlemek için tedrici istirahat ediniz. Tam istirahat karşısında herhangi bir asabi veyahut heyecanlı hal mevcut olmaz.
Yani, istirahat ederseniz, üzülmeye devam edemezsiniz.
S- Nasıl istirahat edilir?
C- Sık sık ama yorulmadan... Kalp gibi, sere serpe, kedi gibi...
Dr. Walter B. Canon “Dakikada yetmiş nabız atması gibi ılımlı bir süratle çarpan kalp dakikada yirmi dört saatte ancak dokuz saat çalışır. İstirahat devrelerinin toplamı günde on beş saati geçer” demiştir. Bunun için Daniel W. Jossely “İstirahat hiçbir şey yapmamak değil, istirahat tamirdir” der. Kısa bir istirahat devresinin kuvvetli bir tamir gücü vardır. Beş dakika uyku bile yorgunluğu önler. Henry Ford dedi ki; “Oturabileceğim zaman, hiç ayakta durmam, yatacağım zaman hiç oturmam...”
Eğer, öğle tatilinde bir saat uyumak fırsatı bulursanız, hayatınıza dört saat ilave etmek imkanı bulursunuz. Bedenen çalışanlar, istirahat etmeye daha fazla zaman ayarlayabilirler ise, daha fazla iş görebilirler. Yorgunluğumuzun çoğu ruhi ve heyecanlı hallerden ileri gelmektedir. J. D. Hadfield “Istırap duyduğumuz yorgunluğun büyük bir kısmı ruhtan doğar, tamamıyla fiziki olan yorgunluk nadirdir” der.
Beyin Yorulmaz
Beyin 8 saat, hatta 12 saat çalışmakla başlangıçtaki kadar hatta daha mükemmel çalışabilir. Beyin asla yorulmaz. Onda yorgunluk toksini görülmez.
Dr. A. Brill “Yerinde oturup çalışkan ve sıhhatli olan insanların yorgunluğa yüzde yüz ruhi sebeplerdendir. Yani, heyecan veren sebeplerdir” der. İç sıkıntısı, gücenme, takdir edilmeme hissi telaş ve merak, üzüntü ve sıkıntı yorgunluk verir.
İşinizi görürken istirahat etmeyi öğrenin. İstirahate daima adalelerimizle başlarız. Göz adalelerini tamamıyla istirahat ettirebilirseniz, bütün dertlerinizden kurtulabilirsiniz.
Telkinle Tedavi
“Bırak bırak yorulma. Kaşlar çatılmamalı. Bırak bırak” Bunu bir dakika telkin ediniz.
İstirahat her türlü sinir gerginliği ile zorlamanın yokluğudur. Kendinizi koyuvermesini biliniz.
1. Her zaman istirahat etmesini öğreniniz.
2. Mümkün mertebe rahat bir vaziyette çalışın. Unutmayın ki, vücut gerginliği, omuz ve adale ağrısı ve asabi yorgunluk yapar.
3. Günde dört defa kendinizi kontrol ediniz. Kendi kendinize deyiniz ki, “İşimi olduğundan daha ziyade güçleştiriyor muyum?” “Yaptığım iş ile ilgisi olmayan adalelerimi kullanıyor muyum?” Bu size istirahat huyunu edinmenize yarar. Dr. Herald Fink’in dediği gibi, “Ruhiyatı en iyi bilenler arasında ruhun ehemmiyeti büyüktür.”
4. “Yaptıklarımı ölçmek için günün sonunda ne kadar yorulduğumu hesap etmem, ne kadar yorulmadığımı hesap ederim.” Bu prensibe göre; “Ben ne kadar yoruldum; eğer yoruldum ise yaptığım zihni faaliyetten dolayı değil, kullandığım tarzdan dolayıdır.”
Konuşarak Derdinizi Dökün
Üzüntüyü önlemenin bir diğer yolu konuşarak derdini dökmektir. “Derdini söylemeyen derman bulamaz” demişler atalarımız. Dertlerimizi emniyetli bir kimseye söylemeliyiz. Her insanın bir sırdaşı olmalıdır. Bilhassa evdeki üzüntüleri konuşarak derdini dökmek, içindeki zehri akıtmak, hemen ani bir rahatlık getirir.
“Kimseye derdinizi dökemiyorsanız, dua edin. Derdinizi bir kağıda yazın ve sonra kağıdı yakın.”
1. Okuduğunuz ilham verici eserlere ait not ve hatıra tutunuz.
2. Başkalarının noksanları ile meşgul olmayınız. “Elbette kocanızın da kusurları vardı. Bir melek, bir veli olsaydı sizinle evlenmezdi...” Kötü yönleri aklınıza gelince, iyi yönlerini oturun yazın. Liste yapın, iyi yönlerini görürsünüz. Sor! Mesela kocan ölse ne yapardın?
3. Komşularınızla alakadar olunuz.
4. Yatmadan önce, yarınki işlerinizin planını yapınız.
5. Gerginlikle yorgunluktan sakının. İstirahat... İstirahat...
6. Katı zemin, yumuşaktan iyidir. Bel kemiğinize dayanma gücü verir.
a) Her ne zaman olursa yere yatın, uzanın.
b) Gözünüzü kapayın ve düşünün. Dua ediniz ve nutuk egzersizi yapınız.
c) Yatmadan önce bir sandalyede dik oturun. (Mısır heykelleri gibi) El ve ayak parmaklarınızı sıkarak gevşetin.
d) Ağır ve muntazam nefes alarak sinirlerinizi teskin ediniz. Ta derinlerden nefes almalı. Bu, sinirler için en iyi usuldür.
e) Vücudunuzu gevşetin. Her yerinizle sere serpe yatın. (Kedi gibi)
İntizam Kanununa Uyunuz
Yazı masanızın üzerindeki kitapları kaldırın. O anda ne ile meşgul oluyorsanız, o kalsın. Mektuplara anında cevap veriniz. Mecburiyet, yahut vazife hissi, sadece yapılması icap eden ilerdeki şeylerin sonsuz uzanışıdır. C. Evans Hugles “İnsanlar fazla çalışmaktan ölmezler, sefahatten, üzüntüden ölürler” demiştir.
1. İşleri ehemmiyet sırasına göre yapınız. (Önce ehem, sonra mühim…) Henry L. Dougherty “Kıymet biçilmez iki kabiliyetten biricisi düşünmek, ikincisi de işleri ehemmiyet sırasına göre yapma kabiliyetidir” der. Charles Luckman “Kendimi bilerek saat beşte kalkarım. Çünkü o zaman, her zamankinden daha iyi düşünürüm. Günümün planını yaparım, işleri ehemmiyet sırasına göre yapmaya başlarım. Başarım bundandır” demiştir.
2. Eğer bir zorlukla karşılaşırsan, bir karara var. Ve onu hemen tatbik et. Kararınızı devamlı geciktirmeyin.
a) meseleyi hemen halledin,
b) mektuplarınıza hemen cevap verin,
c) İşlerinizi bugün yapmak mümkünse yarına bırakmayın. Hemen halledin. Atalarımız “Bugünün işini yarına bırakma” demişlerdir.
3. İş tertiplemeyi, işi başkasına da yaptırmayı ve teftiş etmeyi öğrenin.
Yorgunluğun En Önemli Sebebi: İç Sıkıntınızdır. Bunu Önlemenin Yolları
1. Meraklı ve heyecanlı bir şey yaparken nadiren yorgunluk hissedersiniz.
2. Dağa çıkmak gibi yorucu faaliyette bile iç sıkıntısı sizi bedeni hareketlerden daha çok yorar. Dr. Thornidike “İşin azalmasının hakiki sebebi iç sıkıntısıdır.”
3. Talihli bir insan, yapmaktan zevk aldığı şeyi yapabilen insandır.
4. Alakanız nereye kadar ise, kudretiniz oraya kadardır.
5. Vazife ile alakalı imişsiniz gibi hareket edin. Bu küçük rolü oynamakla alakanız gerçekleşir. Hem de yorgunluğunuz, gerginliğiniz ve üzüntünüz azalır.
6. Düşünceniz neyse, hayatınız odur.
7. Her sabah zihni idman yapınız. Bedeni idman kadar önemlidir. Her gün kendinizi teşvik ediniz. Kendinize teşvik hitabesinde bulunun.
Uykusuzluğa Üzülmekten Kurtulmak
1. Gece rahat uyumak için ilk şart emniyettir.
2. İkinci şart duadır. “Kendinizi Allah’a bırakın. Ona teslim ve tevekkül din.”
3. Çok yorulursanız, şartlar sizi yürürken de yorulmaya zorlar.
4. Uyuyamıyorsanız, uykusuzluktan istifade etmeye çalışın. Samuel Untermyer gibi birinci olun. Uykunuz gelene kadar okuyun veya çalışın. Bir sahada ilerleyin.
5. Unutmayın hiç kimse uykusuzluktan ölmemiş, uykusuzluktan üzülmek, işte zarar...
6. Vücudunuzu gevşetin.
7. İdman yapın. Uyanık kalmayacak kadar bedeninizi yorun.
Size Başarı Ve Saadeti Temin Eden İşi Bulaya Çalışın
Hayatta en mühim iki karar:
1. Mesleğinizi nasıl seçeceksiniz?
2. Hayat arkadaşınızı kimi seçeceksiniz?
Harry Emerson Fosdick “Her genç meslek seçerken bir kumardadır. Bu kumara hayatını bağlamaya mecburdur.” Öyle ise sizler mümkünse hoşlandığınız bir meslek bulmaya çalışın” der.
Başarının Şartı Nedir?
David M. Goodrich “Vazifenizde iyi vakit geçirmeli. Yaptığınız işte zevk duyuyorsanız, saatlerce çalıştığınız halde size çalışmadan ziyade oyuna benzer ve yorulmazsınız” der.
Thomas Edison “Ben ömrümde hiç çalışmadım. Yaptıklarımın hepsi birer eğlence idi...” demiştir. Charles Schwab “Bir insanın sonsuz heves duyduğu şeyde başarılı olması muhakkaktır” der. Thomas Carlyle de “Vazifesini bulan insan mesuttur. Başka bir nimet istemesin” demiştir.
Paul W. Baynton’a “İş arayan gençlerin yaptığı en büyük hata nedir?” diye sormuşlar. O da: “Ne yapmak istediklerini bilmiyorlar. Pek korkunç bir şey! Birkaç senede eskitebileceği bir elbiseyi seçen insan, bütün varını bağladığı istikbalini, saadet ve ruh selametinin temeli olarak mesleği seçerken niçin düşünmezler?” diye cevap vermiştir.
John Stuart Mill “Vazifenize uygunsuz işler, cemiyetin en ağır kaybı arasındadır” der. Mrs. Edna Kerr de “Bence en büyük facia, birçok gençlerin hakikatte ne yapmak istediklerini bir türlü keşfedememelidir. Bence en çok acınacak insan, vazifesinden ücretten başka bir şey alamayan insandır” demiştir.
Herkes, kendini daha iyi bilir. Kabiliyetinizi keşfedin. Ailenizden istediği bir işe girmeye kendinizi mecbur hissetmeyin. Kabiliyetinize göre yaptığınız iş sizi yormaz ve mutlu eder. Bir kurumda işe adam alırken de “İşe adam mı, adama göre iş mi?” diye sorun. İşe göre adam alınız.
Meslekî Kabiliyetinizi Ölçmeniz İçin
1. Sihirli usuller bildiklerini söyleyenlere iltifat etme.
2. Testlere güvenmeyin.
3. Birden çok kişilerle görüşün.
4. Haberleşme ile mesleki dayanışmayı kabul etmeyin.
5. Ailenizin mecbur tuttuğu işi mecbur bilmeyin.
6. Dolmuş-taşmış mesleklere, işlere yanaşmayın.
7. Geçiminizin temin ihtimali 1/10 olan mesleklere yanaşmayın.
8. Yapacağınız iş konuşunda çok fazla bilgi sahibi olmadan başlamayın, bunun için haftalar, aylar sarf edin.
9. Meslekçilerle görüşün, kanaatlerini alın. Sorular sorun.
Sorular:
a) Hayata yani başlasanız bu işi yapar mıydınız?
b) Biz bu işi yapabilir miyiz?
c) Bu meslek fazla kalabalık mı?
d) Meslekte iş bulmak güç mü?
e) Kabiliyetim orta ise, ilk beş sene ne kazanırım?
f) Bu hizmetin faydaları ve hizmet alanı nelerdir?
g) Oğlunuz olsam, bu mesleği teşvik eder misimiz?
Bu ve benzer sorular sormaktan çekinmeyiniz. Unutmayınız ki, büyükler küçüklere nasihat etmekten büyük zevk duyarlar.
Netice: “Yalnız bir işe yeteneğiniz olduğun dair yanlış bir kanaate kapılmayınız.”
Mâlî Üzüntüler Nasıl Hafifler?
Üzüntülerimizin %75’i paradan kaynaklanır. Paramızı harcamak için bir plan yapmalı ve o plana göre para harcamalısınız. “İktisat + Rıza + Kanaat + Şükür = Saadet” “İnsanların çoğunu üzen, ellerinde az paranın olması değil, ellerindeki paranın harcamasını bilmemeleridir.”
Bunu unutma: Paranıza ait hususlarda siz, kendi başınıza bir ticarethane açmış sayılırsınız.
Kaideler:
1. Bütün olayları bir kağıda yazınız. Böylece paranızın nereye gittiğini öğrenmiş olursunuz.
2. İhtiyaçlarınıza uygun bir bütçe yapınız. Bütçe ile yaşayan insanlar, en mesut insanlardır.
Mesela, paranızı da zamanınız gibi üçe ayırınız.
a) Borcunuz: Anne-baba, akrabaya harcanan,
b) İstikbaliniz: Hizmete ve çocuklara ait,
c) Rızkınız: Sizin asıl rızkınız, harcamalısınız.
3. Paranızı akıllıca kullanmayı öğrenin.
4. Geliriniz azsa, baş ağrınız artmasın.
5. Borç alma mecburiyetine karşı itibarınızı sağlamaya çalışın.
6. Hastalık, yangın ve umulmayan masraflara karşı kendinizi koruyunuz.
7. Çocuklarınıza paraya karşı sorumluluklarını hislerini telkin ediniz
8. Eğer ev kadını iseniz, belki mutfak sobanızdan biraz para elde edebilirsiniz.
9. Hiçbir zaman kumar oynamayın.
10. Eğer mali vaziyetinizi düzeltmeye imkan yoksa, kendimize acıyalım da, değiştirilmeyecek şeylerden dolayı müteessir olmaktan vazgeçin.
“Eğer elinizdeki size yetmiyorsa, dünyaya sahip olsanız da yine bedbaht olursunuz.” Şunu unutmayalım ki, Bütün dünyaya sahip olsak, yine günde üç yemek yiyeceğiz.
Prensipler:
1. Parasını vermediğin şeyi alma!
2. Pazarlık sünnetine uy!
3. Hırsızlığa göz yumma, hakkını ara.
4. Ödünç alma!
5. Ticarette peşin çalış.
6. Alış-verişini toptan yap.
7. “Dostluk ayrı, alış-veriş ayrıdır.” Bil!
Sıkıntıdan Nasıl Kurtuluruz?
• Ufak meseleler ve küçük hayal kırıklıkları sizi taşırır mı?
• İnsanlarla geçinmeyi güç mü buluyorsunuz? Onlar da sizi...
• Daima üzüntü ve sıkıntılarınızdan başka şey düşünmek istemez misiniz?
• Sizi üzmemiş olan insan ve durumları da çekingenlik ve ümitsizlik ile arşılar mısınız?
• İnsanlardan şüphe eder, dostlarınıza güvensizlik gösterir misiniz?
• Kendinizi değersiz bulur, hatta kendinizden şüphe eder misiniz?
Bunların çoğuna evet derseniz:
1. Çekinmeden birine içinizi açıkça dökün.
2. Sizi sıkan insanlardan ve durumlardan kaçın.
3. Hiddetinizi boşaltmak için başka bir iş yapın. Yürüyün, bahçe ile uğraşın.
4. Başkaları ile anlaşmazlık ve tartışma konusu oluyorsanız, bunu hoş görün.
5. Üzüntünüzü yanmak için başka birine iyilik yapın.
6. Birçok şey yerine bir şeyi öne alın ve tam yapınız. Başarı, üzüntüyü örter.
7. Unutmayın, kimse insanüstü değildir, herkes her şeyi yapamaz.
8. Tenkite fazla önem verip kızmayın.
9. Yarış etmeyin, bırakın başkaları sizi geçsin.
10. Kendinizi başkalarının hizmetine adayın.
11. Dinlenmeyi ihmal etmeyin.
12. Kendinize ve dostlarınıza güvenin.
13. Dünyadan fazla bir şey beklemeyin. Elinizdeki ile mutlu olmaya bakın.
14. Dünyanın mahiyetini, yaratılış gayemizi, ahiretin ebedi saadetini, Allah’ın rızasını düşünün.
15. Kur’an-ı Kerim’i, Peygamberimizin hadislerini, R. Nurları, Büyüklerin hayatını sık sık her gün okuyarak tefekkür ve tedebbür ediniz ve bunları önce nefsinize, sonra da başkalarına anlatınız. Sohbetinizi ve sözlerinizi bunlarla süsleyin...