İnsanın yaşaması, ihtiyaçlarını karşılayabilmesi için sanat, ziraat ve ticareti zorunlu kılmıştır. Bu da insanın çalışmasını zorunlu hale getirmiştir. Meşru ve helal kazanç yolu çalışmaktır. Bu nedenle yüce Allah Kur’ân-ı Kerimde “İnsan için ancak çalıştığının karşılığı vardır ve çalışan mutlaka karşılığını alacaktır” (Necm, 53:39-40 buyurur.
Allah insanı aciz ve ihtiyaç sahibi olarak yaratmıştır. İnsanın hayali ne kadar geniş ise ihtiyaçları da o derece çoktur. İhtiyaçlarını karşılamak için bütün eşyayı onun hizmetine vermiştir. İnsanın eşyadan istifade etmesi için de ona sayısız kabiliyet vermiş, aklı bu kabiliyetlerini yönetmek için yaratmıştır. İnsan aklı ile ihtiyaçlarını gidermek için kabiliyetlerini geliştirerek ham maddeye şekil verip sanata dönüştürerek, hem de bunları mübadele ederek ihtiyaçlarını karşılar. Her insan her ihtiyacını kendisi bizzat karşılayamayacağı için de yardıma ve toplum içinde yaşamaya ihtiyacı vardır. Toplumda insanlar ihtiyaçlarını ancak ticaret yoluyla karşılayabilir. Bu da ticari hayatı zorunlu kılmıştır.
İnsanın yaşaması, ihtiyaçlarını karşılayabilmesi için sanat, ziraat ve ticareti zorunlu kılmıştır. Bu da insanın çalışmasını zorunlu hale getirmiştir. Meşru ve helal kazanç yolu çalışmaktır. Bu nedenle yüce Allah Kur’ân-ı Kerimde “İnsan için ancak çalıştığının karşılığı vardır ve çalışan mutlaka karşılığını alacaktır” (Necm, 53:39-40 buyurur.
İnsan medeni bir varlıktır. Medeniyet sosyal olmayı, sosyal hayatta yaşamayı ve başka insanları da düşünmeyi ve yardımlaşmayı zaruri kılar. Biyolojik insanı sosyal bir birey haline getiren ihtiyaçlar ve bu ihtiyaçları karşılayan da karşılıklı yardımlaşma ve işbölümüdür. Sosyal hayat medeniyettir. Ancak medeniyetten önce ticaret vardı ve ticaret medeniyeti doğurmuştur. Bu nedenle toplumdaki her insanın ticaretle ilgisi vardır. İnsanı toplumdan soyutlayan ve dışlayan bencillik, yani yalnız kendisini düşünmesidir. İnsan başkalarını düşünmek zorunda olan bir varlıktır. Kimin himmeti sadece kendi nefsi ise o insan değildir.
Para ve mal insanlığın hizmetinde olduğu sürece bir değer ifade eder ve mal elden ele dolaştıkça katma değer sağlar ve bu tedavül sonuçta kar, kazanç ve zenginlik olarak yansır. Atıl vaziyette duran para ve mal insan için büyük vebaldir. Peygamberimiz (sav) “Altın ve gümüşün, elbise ve gösterişin esiri olan, çıkar düşkünü olup verirsen memnun olmayan vermezsen razı olmayan kişilere yazıklar olsun” (Buhari, Rikak, 10; İbn-i Mâce, Zühd, 8) buyurmuşlardır.
“İnsanların hayırlısı insanlara faydalı oladır.” (Feyzu’l-Kadir, 3:481) Değerli insan ticari hayatında, alış-verişte, vadini yerine getirmede dürüst olan ve borcuna sadık, yardımsever insandır. Dinimize göre akıllı ve hayırlı insan sosyal hayatta topluma ve insanlığa hizmet ederek kendini sevdiren insandır.
Borsamızın bir amacı da “Ticaret erbabını ve sanatkârı eğitmektir.” Eğitim her konuda başarının birinci adımı ve şartıdır. Üretimde kalite, ticarette dürüstlük ve tüketimde tutumluluk ülkenin kalkınmasını, kaynakların yerinde kullanımını sağlar. Hile ve yalan uzun vadede her zaman kaybettirir.
Ticaret için üretim şarttır. Üretimin olmadığı ve israfın yaygın hale geldiği bir ülkede ticari hayat sağlıklı yürümez. Bir ülkede tüketiciler çoğalır, üreticiler azalırsa herkes gözünü hükümet kapısına diker. Bu durumda sosyal ve ekonomik hayatın temel direkleri olan “Sanat, Ticaret ve Ziraat” azalır ve ihtiyacı karşılayamaz hale gelir. Bu durumda o millet de geri kalır ve yıkıma doğru gider.
Ticaret uzun vadeli ve dünya çapında geniş düşünmeyi ve zamanımızda insan psikolojisini ve ihtiyaçlarını çok iyi tespit etmeyi gerekli kılmıştır. Günümüzde insanları psikolojik ve sosyal ihtiyaçlarını da dikkate almak gerekmektedir. İnsana değer vermeyen ve değişen gelişen şartlarda sosyal ve psikolojik ihtiyaçlarına cevap vermeyen bir ticari anlayışın çağımızda yeri yoktur.
Böyle bir ticari anlayıştır ki yüce Allah’ın “Malları aranızda batıl yollarla yemeyin. Ancak karşılıklı rızaya dayanan ticaret aracılığı ile yemeniz helaldir” (Nisa, 4:29) “Allah haksız kazancı yasaklamış, ticareti ise helal kılmıştır” (Bakara, 2:275) buyurur.
“Salih bir insan için helal mal ne iyidir” (Müsned-i Ahmed, 4:197, 202) buyuran peygamberimiz helal kazanç peşinde koşmayı ve çalışmayı emretmiştir. “Çalışıp kazanan Allah’ın sevgili kuludur” (Münazarat, 48) buyurmuşlardır. Peygamberimiz ticaretle ilgili olarak biz ümmetine şu tavsiyelerde bulunmaktadır. “Rızkın onda dokuzu ticarettedir.” (Suyutî, Camiu’s-Sağir, 3:244) “Güvenilir, doğru bir tüccar peygamberler, sıdıklar ve şehitlerle beraberdir” (Tirmizi, Büyu, 4)
İnsanlık tarih boyunca çeşitli dönemler geçirmiş ve medeniyet yolunda çeşitli aşamalar kaydetmiştir. Vahşet ve bedeviyet devri, kölelik dönemi, esirlik dönemi ve ücretle çalışma ve işçilik dönemleri olmak üzer dört büyük aşama kaydetmiştir. Önümüzdeki “Hürriyetler” döneminde insan artık insan olarak hürriyetin ve haklarının önemini kavramıştır. Önümüzdeki yüzyıl artık ücretle çalışma yerine “Malikeyet ve Serbestiyet” yani “Hürriyet içinde kalkınmak” ve “Çalıştığı İş Yerinin Ortağı ve Sahibi Olmak” istemektedir. (Mektubat, 617) Gelecek buna göre şekilleneceği için üretim ve yatırım hizmetlerini de buna göre yapmak durumundayız.